22 Ağustos 2013 Perşembe

Atarlı Ergen...

Selamlar cümleten dostlar. Geçen ay 32 kişi girip hemencik küfür ederek çıkmış günlüğe. Yani kimse yok. Bunları kimse okumayacak. Hani kaybolmayan ses dalgaları misali bir şekilde varlığını sürdürse bile kimse duymuyor dediklerimi. Neyse. Hayat genel anlamda budur aslında. Kimse anlamaz ve siz dalga olup -yine benzer benzetme- kayalara vurana kadarda sesi çıkmaz aslında.

Bugün bu başlığı atma sebebi bloğun-günlüğün genel anlamda bir 'atarlı ergen' sözü gibi algılanmaya açık olması. Öyle olmadığını haykırmak istesem de neye yarayacak deyip susuyorum. Mabetimde arada bir dinlenip huzur buluyorum. Bu da bana yeter aslında. Yinede galiba anlaşılmak istemek insanın en doğal ihtiyaçlarından birisi.

Neyse. Uzunca yazmak istemedi canım. Dinlenmek istedi zira yarın proje için bir çok iş yapacağım hatta yolculuğa çıkacağım. Kafamda aşırı dolu zaten sayfalarca yazsam yine eksik kalacak. Hadi esen kal her kimsen ve nereden gelip yanlışlıkla buraya girdiysen...

12 Mayıs 2013 Pazar

Uzun Zaman Olmuş.

Selamlar. Uzun zaman olmuş yazmayalı, kendimi anlatmayalı. Bugün içimden geldi. Biraz yazayım dedim. Sebebini her zaman ki gibi bilmediğim gibi, günlük tarzında yine kafama göre yazmak en doğrusu olacak galiba...

Ülke gündemini yine bok götürüyor. Evet açık ve net. Birileri ceplerini dolduracak diye emekçiyi sömürüyor, devlet terörü hat safhada. Bir çok canlar yitiriliyor. Kimse sesini çıkartmaya niyetli değil. Her zaman ki 'bana dokunmayan yılana helal olsun başkalarının kanı' mantığıyla milletimiz sadece elinde telefonla paylaşıyor olayı. Elimize tutuşturdukları tabletler, akıllı telefonlar, bol kanallı televizyonlar, bilmem kaç çekirdekli bilgisayarlar sayesinde hemen yanı başımızda olan olaylardan habersiz gibi yaşıyoruz.  Başımıza bir iş gelince hemen başkalarının sırtına yüklüyoruz. İşin kısası iğrenç bir dünyanın, cennetten kopmuş bir parçasında, cehennemi yaşıyoruz. İşte bu kadar kötü olaylar.

Niye anlattım derseniz, benim ruh halimde buna bağlı değişiyor işte. Genelde biraz sinirliyim. Yine kırıp dökmek istiyor içimden bir şeyler. İlişkilerim iyi gibi gözükse de aslında değil. Gerçek beni kimse bulamadıktan sonra (istisna var elbet aralarında) ne yapayım yani... Gitmediğim kilisenin papazını öpeyim hesabı.

Mayısın ilk günleri takvim yapraklarında ki yerini almadan önce pozitiftim aslında. Ancak dersler, gündem, ilişkilerim tekrar yıpratıcı olmaya başladı.

Ha birde hayal kuramıyorum yine. Arkadaş hep kısır döngüde kalıyor bir şeyler. Fragman gibi oluyor. Sinirlerim bozuluyor.

Şarkıda dinlemek keyif vermiyor.

Yemek yerken tat almıyorum.

Hastalığa yakalandım ki bir iki aydır mahvediyor beni.

Ders çalışıyorum anlamıyorum...

Yani dostlar uzun lafın kısası yine bir haller oluyor bana. Ancak sebebini bilemiyorum. Bir program hani bilgisayarda önemli bir kısmı yok eder, bilgisayar çalışır ama doğru düzgün her işlemi yürütemez ya. Hah aynen öyleyim.

Neyse. Yakında toplarım belki. Bilemiyorum.
Şimdi sigara eşliğinde ders çalışma vakti. Belki bir şeyleri düzeltir, belki bir anlam kazandırır bazı şeylere. Bilemiyorum. Hadi selametle. Hades kaçar.

(Bu arada iktidar parti; sana da kafam girsin. Muhalefet partisine de girsin. AMİN...)