45 dakika buz gibi rüzgarlı-karlı havada otobüs bekleyip eve gelebildim.Isındım,tıkındım derken işte ben geldim.Bu arada merhaba.Gün geçiyor ve sitenin ziyaretçisi artıyor.Yanlışlıkla giriyor ama millet farkındayım.Yoksa Rusya'dan kim gelip girecek?Neyse.Bugün biraz kafa açayım diyorum.Komik bir şey anlatacağım.Ben şahsen ne zaman görsem veya duysam felaket gülüyor ve eğleniyorum.Size anlatacağım şey bir yaşam biçimi.Size anlatacağım şey bir tarz,bir giyim şekli.Hepiniz onları tanıyorsunuz.....Onlar bu ülkenin zencisi muamelesi görmek için uğraşan garip arkadaşlar.Onlar içimizden.Onlar her yerde.Onlaaaar apaaaçiii!!!
Bence günümüzde anlatılabilecek en komik şeyi anlatacağım.Ama önce kısa bir bilgi.Apaçi; bir Kızılderili kabilesinin ismidir.Ayrıca Boeing firmasının ürettiği yüksek teknolojili helikopterin de adıdır ki zaten o helikopterin sembolü yine Apaçi barındırır.Bu arada Apaçi kelimesi 'Apaş' olarakta kullanılır ve dilimizde ki karşılığı 'efe,külhanbeyi,hayta' demektir.Şimdi alkışlarla gugıl amcaya teşekkür ettikten sonra dönelim yurdum Apaçilerine.Önce bunları tarihsel süreçte inceleyeceğiz.Bu tür canlılar ilk olarak ülkemize ne zaman geldiği bilinmiyorsa da ilk Converse ayakkabıları ile bir kutunun içinde geldikleri tahmin ediliyor.Yıllarca zorlu hayat şartlarında kendilerini kamufle etmeyi başarmışlar ve evrimlerinin son halkasını tamamlayamadan kendilerini sosyal hayatın içinde bulmuşlardır.Zamanında repçi olarak takılanlar sonra birden artık ne olduysa repçilik rant mı sağlamadı artık orasını bilmiyoruz ilgi çekmek için 'sözde duygusalı' yani emoculuğu oynadılar.Hiçbir baltaya sap olamamanın verdiği duygu seli ile beraber kalabalık gruplarla kızılay,taksim gibi meydanlarda boy göstermeye ve 'ben farklıyım bana bakın heyooo' dercesine abuk subuk hareketler ve yüksek sesli şakalarla belli olmaya,toplumda sivrilmeye uğraştılar.Halbuki çoğu kıroydu.Ve emoların aslında biseksüel olduğundan haberleri bile yoktu.Yani herşey yapmacıktı.Herşey ilgi çekmek içindi.Tabii bu devran böyle işlemez denildi ve yine bu arkadaşlar geriye bir basamak -normalde evrim ileridir ama bunlar normal değil unutmayın- daha evrimleştiler ve işte apaçi oldular.Bu ismi nasıl aldılar hiçbir fikrim yok.O dansı yapıp rezil olmak nasıl bir duygu onu da bilmiyorum.Zaten rezil olmak için uğraşan tek gençlik bizim toplumumuzda.Bu arada bu tür genellikle çakma modifiyeli,egzoz susturucusu sökülmüş hurda tofaşların ve eski kasa bmw lerin içinde;metro girişlerinde;otobüs duraklarının 2 metre kenarında ve bazı sokakların kenarlarında barınırlar.Neyse.Şimdi gelelim bu arkadaşların derdi ne.
Bu arkadaşlar daha önce de dediğim gibi bir baltaya sap olamamışlardır.Bunun acısını böyle abuk subuk bir o kadar kaba şekilde insanları rahatsız ederek çıkartırlar.İnsanların ilgileriyle beslenirler.Hepsi aynı tiptir ve hepsi ciddi anlamda çirkin olduklarını kabullenememişlerdir.Garip saç şekli ve salak kıyafetlerin içinde gezerler.Okumak ve kendilerine bir şeyler katmak veya bir işte adam akıllı çalışıp ekmek kazanıp topluma bir şey vermek yerine sokaklarda genellikle -utanmadan- anne babalarından aldıkları para ile Winston falan içerler.Yakında başka isimlerle karşımıza çıkmaları an meselesidir.Beyinlerinde ki o büyük boşluk bulaşıcı olabilir.O yüzden lütfen bu tür organizmalara pek ilgi göstermeyin.Bu istilayı durdurmanın tek yolu unutmayın ki beyin naklidir.
Neyse.Olabildiği kadar dalga geçtim kendimce.Ama bu herifler hakikaten salak bence.Davranışları,yaşam tarzları vs herşey saçma ve özenti.Hepsi aynı tür giyiniyorlar.Sürü psikolojisi hakim bu aptallara.Olum s.ktirin gidin lan hayatımızdan.Nedir sizden çektiğimiz.Durup durduk yere yaşınıza başınıza bakmadan gayet normal olarak otobüs falan bekleyen ufak liseli kız öğrencilere asılıyorsunuz.Hiç mi utanma yok acaba sizde?Annenize normal gözle bakabiliyormusunuz acaba!?Haysiyetsizliğiniz diz boyu.Samimi değilsiniz.Adam olmayı bırak insan değilsiniz ya neyse.
Bugünlük bu kadar yeter.Yazarken sinirlendim.Cidden bu tiplerden nefret ediyorum.Allah akıl fikir versin.Ve inşallah bulaşmasınlar millete.İyi geceler derke; özenti,içi boş bir toplum olmamak dileğiyle.Saygılar.
Not;Bugün bir şey -karikatür,video vs- paylaşmak gelmedi içimden.Hadi selametle.
Hades;Geldik ve gidiyoruz; giderken arkamızda izler bırakıp,yanımızda hatıralar götürüyoruz. Hayat Denen Arkadaş;Ya onu boş ver de yaklaş az yanıma bak sana bir şey göstereceğim, hemen paltomun altında..
28 Şubat 2012 Salı
27 Şubat 2012 Pazartesi
Şimdiden Başlık Bulamıyorum.
Evet selamlar.Yorgunluklarla geçen bir günün arkasından yine oturdum bilgisayarımın başına.Fonda Hercai çalarken bende bir içimi dökeyim dedim.Ama ne bileyim yazacak bir şey bulabileceğimi zannetmiyorum.İçimde bir şeyler var.Ama isimleri yok.Yazma isteği var ama konu yok.Neyse.Belki alışmadığım için.Artık bilinmezlikler içinde ki yazıma başlayayım.Ama önce bir sigara.Durun bir dakika yakayım.Ohh..bu keyif bambaşka..Boğazlarım kötü,öleceğim neredeyse.Hala keyif derdindeyim.Tat falan alamıyorum zaten.Tövbe ya.Akıllanmam ben abi.
Bugün hayallerle geçen bir gündü.Hep köpeklerimi vs düşündüm.Köpek delisi olduğum için galiba.Hayvanlara ve insanlara nasıl bir arada yardım edebilirim diye düşündüm.Birde arkasından 'Patch Adams' izledim tam oldu bugün.Bazen bir tarafım 's.ktir et insanları,hayvanlara yardım etmeyi düşün,insanlar kıymet bilmezler' diyor.Galiba bu birazda olsun karşılık beklediğim anlamına geliyor ve etik değil.Karşılık dediğim sadece bir teşekkür.Öyle büyük şeyler istemem,beklemem kimseden.Hayat bana bunu öğretti.Büyük beklentilerine bazen gem vuracaksın.Önce isteyip,elinden geleni yapacaksın.Sonrasında hayaller girecek devreye.Azimle çalışacaksın bir şeyleri elde etmek için.Çalışmadan olur mu?Olur elbet.Ama sağlam olmaz temelleri.O yüzden önce elinden gelenin 'fazlası' için uğraşacaksın.Ben gerisini anlamam abi.Andersen amcamızın güzel bir lafı var; 'İnsan yeter ki istesin,hiçbir şey ulaşılamayacak kadar yükseklerde değildir.'.İsteyin.Elbet alacaksınız.İngilizcesi de 'take it!' olacak hatta.Vay yavrum be.Analar neler doğurmuş,pehh...
Ooo..Saat iyice ilerlemiş.Tabi benim için.Sabah iş var.O yüzden artık yatmam lazım.Ama biliyorum ki sabah yeni bir amaç için açacağım gözlerimi,diğer tüm herkes gibi.bu bahsettiğim amaç; işe git,para kazan,otobüse geç kalma vs vs vs değil.Bu amaç dünyanın büyük çarklarının oluşturduğu sistem için var olan bir şey.Bu dünya böyle işliyor dostlar.Ben işte o amacımı bulmaya ve ona hizmet etmeye çalışıyorum.Hayatımın büyük kısmında özgürüm.Ama Allah'ın elbet bizim için verdiği bir görev vardır.O görev için varız hepimiz.Tabi bu benim görüşüm.Geçerliliğini öbür tarafta ancak görebilecek bazılarımız.Amacımızı ve hayatımızı bu dünya da anlamak ve daha 'insan' olabilmek dileğiyle.Unutmadan ertelemeyin hayallerinizi.Çok klişe oldu ama bu yani durum.Hani şu Carpe Diem olayı.Ertelemeyin ve yaşayın.En fazla birkaç yılınızı,paranızı,çevrenizdekileri veya sağlığınızı kaybedersiniz.Diyeceksiniz ki 'kafan güzel galiba,geriye ne kaldı!?'.Geriye çok şey kaldı aslında.En azından gece yatağa girerken 'keşkeler' yerine,dilinizde 'denedim,olmadı' olur.Ve bu emin olun aslında göremediğimiz büyük parçalardan birisidir.Ve emin olun 'keşkeler' ile yaşamak şu hayatta 'olmadılar' ile yaşamaktan çok daha kolay ve iyi.'keşkelerin' olmadığı yeni bir geleceğe uyanmak dileğiyle.Selamlar olsun.
Bugün hayallerle geçen bir gündü.Hep köpeklerimi vs düşündüm.Köpek delisi olduğum için galiba.Hayvanlara ve insanlara nasıl bir arada yardım edebilirim diye düşündüm.Birde arkasından 'Patch Adams' izledim tam oldu bugün.Bazen bir tarafım 's.ktir et insanları,hayvanlara yardım etmeyi düşün,insanlar kıymet bilmezler' diyor.Galiba bu birazda olsun karşılık beklediğim anlamına geliyor ve etik değil.Karşılık dediğim sadece bir teşekkür.Öyle büyük şeyler istemem,beklemem kimseden.Hayat bana bunu öğretti.Büyük beklentilerine bazen gem vuracaksın.Önce isteyip,elinden geleni yapacaksın.Sonrasında hayaller girecek devreye.Azimle çalışacaksın bir şeyleri elde etmek için.Çalışmadan olur mu?Olur elbet.Ama sağlam olmaz temelleri.O yüzden önce elinden gelenin 'fazlası' için uğraşacaksın.Ben gerisini anlamam abi.Andersen amcamızın güzel bir lafı var; 'İnsan yeter ki istesin,hiçbir şey ulaşılamayacak kadar yükseklerde değildir.'.İsteyin.Elbet alacaksınız.İngilizcesi de 'take it!' olacak hatta.Vay yavrum be.Analar neler doğurmuş,pehh...
Ooo..Saat iyice ilerlemiş.Tabi benim için.Sabah iş var.O yüzden artık yatmam lazım.Ama biliyorum ki sabah yeni bir amaç için açacağım gözlerimi,diğer tüm herkes gibi.bu bahsettiğim amaç; işe git,para kazan,otobüse geç kalma vs vs vs değil.Bu amaç dünyanın büyük çarklarının oluşturduğu sistem için var olan bir şey.Bu dünya böyle işliyor dostlar.Ben işte o amacımı bulmaya ve ona hizmet etmeye çalışıyorum.Hayatımın büyük kısmında özgürüm.Ama Allah'ın elbet bizim için verdiği bir görev vardır.O görev için varız hepimiz.Tabi bu benim görüşüm.Geçerliliğini öbür tarafta ancak görebilecek bazılarımız.Amacımızı ve hayatımızı bu dünya da anlamak ve daha 'insan' olabilmek dileğiyle.Unutmadan ertelemeyin hayallerinizi.Çok klişe oldu ama bu yani durum.Hani şu Carpe Diem olayı.Ertelemeyin ve yaşayın.En fazla birkaç yılınızı,paranızı,çevrenizdekileri veya sağlığınızı kaybedersiniz.Diyeceksiniz ki 'kafan güzel galiba,geriye ne kaldı!?'.Geriye çok şey kaldı aslında.En azından gece yatağa girerken 'keşkeler' yerine,dilinizde 'denedim,olmadı' olur.Ve bu emin olun aslında göremediğimiz büyük parçalardan birisidir.Ve emin olun 'keşkeler' ile yaşamak şu hayatta 'olmadılar' ile yaşamaktan çok daha kolay ve iyi.'keşkelerin' olmadığı yeni bir geleceğe uyanmak dileğiyle.Selamlar olsun.
26 Şubat 2012 Pazar
Hayat Denen Garip Sızıya İthafen....
Bugünlük yazıyı yazıp sonlandırmıştım aslında blog günlüğünü.Ama şimdi tüm baş ağrılarıma,halsizliğime ve acıyan parmaklarıma inat yine oturdum.Bu sefer biraz duygusal modda takılacağım.Hazır arka fonda Zeki Müren varken kaçırmam bu fırsatı.
Düşünüyorum sürekli.Beynim işkence ediyor bana.Geçmiş denen acıya rağmen ayakta durmaya çalışıyorum.Kendime oyalanacak şeyler arıyorum.Maksat o günü,geçmişi,geleceği ve bunların getireceklerini biraz olsun bir kenara koyup kafayı dağıtmaya çalışıyorum.Şimdi fark ettimde sevmiyorum galiba ben pek aynaları.Sevmiyorum kendimi.Hep bir hoşnutsuzluğum var.Çevremde ki kimselerde pek memnun değil hani benden.Her şeye rağmen düzelmek,daha iyi bir adam olmaya çalışıyorum.Demek istediğim toplumun yontup ortaya koyduğu kurallara bağlı bir robot olmak değil.Demek istediğim durum başka.Mesela daha az konuşsam.Bazen susmayı başarsam ve kendi gerçeklerimi haykırmayı bıraksam.Ama olmuyor.Kopamıyorum kendimden,yapamıyorum.İlla içimden gelen herşeyi söylemek zorunda gibi hissediyorum.O zamanda boş konuşan saçmalayan biri oluveriyorum.Öyle olmayı kabullenmekse bir şeyleri değiştirmiyor.Sürekli yargılıyor ve doğruları bulmaya çalışıyorum.Neyse.Kendimi bir kenara bırakmak gerekiyor.
Ben bu hayata anlam veremiyorum abi.Tamam İlahi Adalet falan bir yere kadar idare ediyor.Ama bir köşede gülüp eğlenen ve paranın ırzına geçen insanlar var.Sözüm yok onlara.Bir kenarda açlıktan ölen çocuklar geliyor gözümün önüne.Atalarının hatalarını çeken çocuklar.Veya başka acı çeken insanlar; alkol alan biri yüzünden trafik kazasında babasını kaybetmiş minicik bir kızı mesela.Bunları, bu acıları sürekli düşünmeden edemiyorum.Gittikçe kapanıyorum o yüzden.Hayatı elimden geldiğince yargılamaya çalışıyorum.sonuçta hep kendimde buluyorum suçu.Bende aşağılık kompleksi olabilir.Konuyla alakası var mı onu bilmiyorum.Ama her şeyi üstüme alınıyorum.Bir gece açlıktan ölenleri düşününce ertesi gün döke saça yediğim o pizza geliyor takılıyor kursağıma.Sanki onlardan çalmışım gibi geliyor.Benim gibi insanlar ne kadar fazla merak ediyorum.En ufak bir şeyi bile takarak hiç bir şey elde edemedim.Böyle başladı hayatım,böyle bitecek.Çocukken kesilen kurbana acı,büyüyünce kötü not alan arkadaşına acı,lisede sevgilisinden ayrılana acı,üniversitede parası olmayana acı......Böyle gidiyorum.Beni insan yapan değerler bunlar mı acaba?Eğer öyleyse bile ben çok abartıyorum.Ve artık bu durum bana zarar vermeye başladı.Kendime karşı acımasızken başka insanlara bunu pek yapamıyorum.Hemen acıyıveriyorum.Mesela bir önce ki yazımda sayıp sövdüğüm teyzelere acıdım sonra birden.Yani yazdıklarımın dışında,o insanları o hale iten düzene ve düşünce sistemine benim acımasızlığım.
Birde nasıl bir dünyaysa artık burası,herkese ayağa düşürmeye çalışıyor gibi geliyor bana.Nasıl bir düşünce sistemi oturttularsa zihnimizin en ücra kısımlarına,yaptıklarımızı düşünemez olduk,herşeyi normal görür olduk.Utanma denilen şeyi yitireli çok oldu.İnsanlar rahatlaştı bu da sözümona bazen elitlik oldu,bazen cahillik denildi,bazen düşüncesizlik deyip atıldı.İnsan kabalaştı.Kimi zaman hayvanları utandıracak olsa da 'hayvanlık' denildi,kimi zaman adı eğlence oldu.Ama her birinde,tüm yapılan yanlış ve abartılı harekette kaybettik içimizden bir 'insan olma' parçasını.Şimdi dönüp bakmalıyız geriye.Nereden geldik?Grup Ayna'nın bir şarkısı var.Başkaları da söylemiş olabilir ama şöyle der;
Düşünüyorum sürekli.Beynim işkence ediyor bana.Geçmiş denen acıya rağmen ayakta durmaya çalışıyorum.Kendime oyalanacak şeyler arıyorum.Maksat o günü,geçmişi,geleceği ve bunların getireceklerini biraz olsun bir kenara koyup kafayı dağıtmaya çalışıyorum.Şimdi fark ettimde sevmiyorum galiba ben pek aynaları.Sevmiyorum kendimi.Hep bir hoşnutsuzluğum var.Çevremde ki kimselerde pek memnun değil hani benden.Her şeye rağmen düzelmek,daha iyi bir adam olmaya çalışıyorum.Demek istediğim toplumun yontup ortaya koyduğu kurallara bağlı bir robot olmak değil.Demek istediğim durum başka.Mesela daha az konuşsam.Bazen susmayı başarsam ve kendi gerçeklerimi haykırmayı bıraksam.Ama olmuyor.Kopamıyorum kendimden,yapamıyorum.İlla içimden gelen herşeyi söylemek zorunda gibi hissediyorum.O zamanda boş konuşan saçmalayan biri oluveriyorum.Öyle olmayı kabullenmekse bir şeyleri değiştirmiyor.Sürekli yargılıyor ve doğruları bulmaya çalışıyorum.Neyse.Kendimi bir kenara bırakmak gerekiyor.
Ben bu hayata anlam veremiyorum abi.Tamam İlahi Adalet falan bir yere kadar idare ediyor.Ama bir köşede gülüp eğlenen ve paranın ırzına geçen insanlar var.Sözüm yok onlara.Bir kenarda açlıktan ölen çocuklar geliyor gözümün önüne.Atalarının hatalarını çeken çocuklar.Veya başka acı çeken insanlar; alkol alan biri yüzünden trafik kazasında babasını kaybetmiş minicik bir kızı mesela.Bunları, bu acıları sürekli düşünmeden edemiyorum.Gittikçe kapanıyorum o yüzden.Hayatı elimden geldiğince yargılamaya çalışıyorum.sonuçta hep kendimde buluyorum suçu.Bende aşağılık kompleksi olabilir.Konuyla alakası var mı onu bilmiyorum.Ama her şeyi üstüme alınıyorum.Bir gece açlıktan ölenleri düşününce ertesi gün döke saça yediğim o pizza geliyor takılıyor kursağıma.Sanki onlardan çalmışım gibi geliyor.Benim gibi insanlar ne kadar fazla merak ediyorum.En ufak bir şeyi bile takarak hiç bir şey elde edemedim.Böyle başladı hayatım,böyle bitecek.Çocukken kesilen kurbana acı,büyüyünce kötü not alan arkadaşına acı,lisede sevgilisinden ayrılana acı,üniversitede parası olmayana acı......Böyle gidiyorum.Beni insan yapan değerler bunlar mı acaba?Eğer öyleyse bile ben çok abartıyorum.Ve artık bu durum bana zarar vermeye başladı.Kendime karşı acımasızken başka insanlara bunu pek yapamıyorum.Hemen acıyıveriyorum.Mesela bir önce ki yazımda sayıp sövdüğüm teyzelere acıdım sonra birden.Yani yazdıklarımın dışında,o insanları o hale iten düzene ve düşünce sistemine benim acımasızlığım.
Birde nasıl bir dünyaysa artık burası,herkese ayağa düşürmeye çalışıyor gibi geliyor bana.Nasıl bir düşünce sistemi oturttularsa zihnimizin en ücra kısımlarına,yaptıklarımızı düşünemez olduk,herşeyi normal görür olduk.Utanma denilen şeyi yitireli çok oldu.İnsanlar rahatlaştı bu da sözümona bazen elitlik oldu,bazen cahillik denildi,bazen düşüncesizlik deyip atıldı.İnsan kabalaştı.Kimi zaman hayvanları utandıracak olsa da 'hayvanlık' denildi,kimi zaman adı eğlence oldu.Ama her birinde,tüm yapılan yanlış ve abartılı harekette kaybettik içimizden bir 'insan olma' parçasını.Şimdi dönüp bakmalıyız geriye.Nereden geldik?Grup Ayna'nın bir şarkısı var.Başkaları da söylemiş olabilir ama şöyle der;
Her Acı Geçer Dünü Unutulur
Uzun Olsada Gece Sabahı Bulur
Yapılan İşin Sorusu Sorulur
Koca Dünyada Herkez Yerini Bulur
Uzun Olsada Gece Sabahı Bulur
Yapılan İşin Sorusu Sorulur
Koca Dünyada Herkez Yerini Bulur
Her Hüzünde Bir Umut Olsun Yakışır İnsana
Bir Kıvılcım Çakıverip Aşka Sevmekten Korkma
Bir Kıvılcım Çakıverip Aşka Sevmekten Korkma
Dön Bak Aynaya Bu Senmisin Hatırla
Hatırla Geçmiş Günlerini
Dön Bak Yollara O Yolları Hatırla
Hatırla Nerden Geldiğini..
Hatırla Geçmiş Günlerini
Dön Bak Yollara O Yolları Hatırla
Hatırla Nerden Geldiğini..
Dönüp bakın aynaya.Gördüğünüz kişiyi içsel olarak yargılayın.O siz misiniz?Acaba nereden geldiğinizi unuttunuz mu yoksa?Hatırlayın kendinizi ve unutmayın İNSAN OLDUĞUNUZU!!!Unutmayın sizi siz yapan değerleri.Yoksa hiçbir farkınız kalmaz yol kenarında ki alelade bir taş parçasından.Daha neler yazardım ama şimdilik yeter.Ne kadar düşünürsem o kadar kötü oluyor.Bataklı-çırpınma olayı gibi işte.Neyse.Neyse.Neyse.Bu kelimeyi çok fazla kullanıyorum ya ona da 'neyse!'.Hadi hepinize tatlı,huzurlu geceler.Sabaha daha insanca bir dünya da,daha insanca bir yaşama merhaba demek dileğiyle.
Hades selam eder....
Selamlar,Saygılar Cümleten.
Yoğun bir o kadar da boş bir günün ardından herkeslere tekrardan merhaba.Cumartesileri nadiren sevsem de,pazar günleri genellikle can sıkıcı oluyor benim için.Çünkü ertesinde okul olacak,iş olacak,hayat dinlenme modundan çıkacak.Tabi dinlenebildiysem.Evet itiraf ediyorum felaket tembel olabiliyorum bazen.Bunu en yakın zamanda törpülemem lazım.Hatta törpülemek az kalır.Yontmak ve normal hale sokmam lazım.Neyse konu benim tembelliğim değil bugün.Biraz aileden bahsetmek istiyorum en azından girişte.Devamı ne olur bilmeden yazıyorum.
Bugün aile baskısı ve gerilimleriyle geçen sıkıcı ve yorucu bir gündü.Aileyle geçirilen o hafta sonları benim için nasıl yorucu oluyor bilemezsiniz.Evde kesin tadilat yapılacak,tamir edilecek birşey bulunur çünkü.Eve geçen sene duvar ördük.Ondan bir kaç ay önce mesela çatıyı olduğu gibi yeniledik.Bu işi kendi imkanlarımızla 3 kişi -ben,babam ve küçük erkek kardeşim- yaptık hiç yardım almadan ve yol yordam bilmeden.Duvar oldu sayılır.Ama çatı hem gereksiz oldu,hem israf oldu,hem değişen birşey pek olmadı.Kaç hafta uğraştık.Neyse.Küçükken de ben böyleydi durum.O yüzden galiba hafta sonları aileyle geçirmek benim için bir eziyet.Alışverişe çıkılsa bile keyifli olmuyor.Çünkü ben sevmem alışverişi.Almayacağın tonlarca şeye bakarak ve içten hesaplar yaparak geçirilen bir şey sonuçta.Gereken neyse alınır ve çıkılır.Fazlası bence aptallık.Bakacağın birşey vardır eyvallah.Ama benim gibi bir adamın mesela -öğrenci ve beş parasız anlamında- gidipte 3-4bin tl tutarında ki bir telefonu almayacağı kesin olduğu halde incelemesi ve orada ki çalışana eziyetler çektirmesi nasıl pis bir durumdur bir düşünün.Şimdi gelip kimsede 'abi merak ediyoruz ne var yani' demesin.Vallaha küfür ederim.Lan git internetten bak.Orada oyalanman zaman kaybı.Kafa dağıtmak istiyorsan git başka uğraşlar bul.Sanki dünya AVM lerden ibaret.Tek kafa dağıtma ve dinlenme olayı olarak alışveriş var diyen tüm herkese,özellikle menopoz dönemi ve sonrası teyzelere ve aklı olmayan bacak kadar boyuyla gezinen ergenlere bu lafım; döverim sizi çok feci,adam olun az.Gidin yararlı birşeyler yapın.Ama eminim ki çoğu bunu başaramayacaktır.O zaman gidin ve intahar edin.Böylece fazladan yiyecek,içecek,su,doğal kaynak ve oksijen tüketimini engellemiş olursunuz.Bak sinirlendim şimdi iyice.Hadi ergenlerin kişiliği daha oturmamış anladık.Ama o teyzeleri bir gün öldüreceğim.Taa eryamandan üşenmeyip,kızılaya geliyorlar her gün bir bok varmış gibi.Çağdaş market var sıhhıyenin oralarda.Oradan alışveriş yapıyorlar.Aynı marketin daha büyüğü eryamanda da var.Ama yok illa kıçını gezdirecek.Sonra da otobüse binip yer isterler.Birde konuşurlar 'aa şekerim gençlerde hiç saygı kalmamış vallaha bııdıdıdıdı.....'.bu ne büyük bir ayıptır ya.Sırf gezmek için geliyor,orada yorgun olan veya ders çalışan gençten yer istiyor.Gelme madem öyle arkadaşım.Otur evinde torununa patik ör bu nedir yani.Bu tür birini bir gün döveceğim.Gençken büyük ihtimal kişiliği hiç gelişmemiş,yaşlanınca da böyle iğrenç kıyafetler ve makyajla millete musallat oluyor ve gereksiz bir kalabalık oluşturup işi gücü olan milleti engelliyorlar.Birde keçiörende saat 10 da başlayan bedava yaşlı seferleri için bir yaşlı gurubu var ki......Hiç işleri yok biliyorum.Sırf gezmek için ulusa gidiyorlar.Ama hergün yaa.Milletin başını ağrıtıp,otobüsleri tıklım tıklım dolduruyorlar.Millet işine,gücüne geç kalıyor.Bir film ismi geldi aklıma 'Yaşlılara Yer Yok!'.Adamların ismine dolayısıyla sloganına bazen hak veriyorum.Allah bana yaşlanmayı nasip etmesin eğer böyle olacaksam.Zaten yaşlanmak dediğim inşallah en fazla 55'i falan görürüm.Fazlası evlere ırak...!
Neyse.Neren nereye geldim.Sinirimi yaşlılardan çıkardım.Ama adamın sinirini bozuyorlar yani.Hem okuyor,hem çalışıyorum.Kendime ayırdığım tek vakit otobüs.Biniyor ve yorgun argın karikatür okuyorum otobüste de.Ama bu yaşlılar elbet huzur bozuyorlar.Ama istisnalar hariç.Mesela bazıları var; otobüslerde her gün görüyorum.Bazen ulus,kızılay veya sıhhıyede denk geliyorum.İlerleyen yaşlarına rağmen çalışıyorlar.Kar kış onlar için fark etmiyor.Otobüse biner onlar ve kimsenin başında zebani gibi dikilmezler.Kendi hallerindedirler.Onlara kesin yer veriyorum.Neyse.Daha çok celallenmeden susayım en iyisi.Yoksa cidden kıracam yine bir yerleri.
Evek konuyu dağıttım,biraz öfkelendim,biraz ağır konuştum belki ama durum bu yani.Ben sevmem hayatını gereksiz şeylerle meşgul olarak geçiren insanları.Daha doğrusu bunu yaparken insanlarada eziyet çektirenleri pek sevmem.Yoksa bir genç evinde oturup istediği kadar oyun oynasın.Bir yaşlı bayan veya adam; istediği kadar parkta -evine yakın,otobüsle gitmeden- oturup güvercin izlesin.Bu onları rahatlatan birşeydir.Ama gidipte başka insanları engellerlerse işte o zaman bu rahatsızlık verici birşey olur ve ayıptır fazlasıyla.
Bugün siyaset falan konuşabilirim dedim ama şimdi bazı çekincelerim oluştu.Önce ki yazımda bir laf demiştim; başımıza bir iş gelmesin devlet tarafından diye.O şaka.Yoksa beni susturmak imkansız.Haksız olana haksızsın derim.İsterse öldürsünler.Bu konuda Sokrates,Deniz Gezmiş gibi birçok kişiyi örnek alırım.Benim çekincelerimin içinde ölmek veya hapis yatmak yok.Benim çekincelerimde insanların nefretini arttırmak var.Siyasi konularda sağolsun başta ki -chp,akp,mhp,fgp,agp,atv,lelep,homop... hepsi bu oyun ve pisliğin bir parçası- insanlar kendi çıkarları için öyle bir doldurdular ki insanımı,herkes patlama noktasında.Şimdi ben akp kötüdür desem ve gerekçelerini mantıklıca açıklasam 'akp kötü' lafını duyan ve akp tarafında olan herkes bana küfür edecek,olayı bulandıracak,eziyet dolu dakikalar yaşatacak.Ve yarın orada burada gidip 'dün bir koministin blogunda bir yazı yazdım,adamın şaftı kaydı,Allah bunları kahretsin vs..' diyecek.Malzeme vereceğim adama.Şimdi tkp kötü desem başka biri bu sefer gelip sayıp sövecek.Yarın okula gidip 'bu şeriatçı şerefsizlerden birine dün Kapital'i bir döktürdüm gıkı çıkmadı.Lanet olsun bu kapitalist,emperyalist ve faşişt düzene' falan diyecek.Yine öfkeler kabaracak.Bu arada 'kominist' değil 'komünist' olacak,farkındayım ama doğal olsun diye öyle yazdım,kimse sazanlık yapmasın.Neyse.Yani millet dolmuş,taşmış.dövecek adam arıyor.Böyle bir ortamda yazmak ne derece doğru?Bilemedim.Ama yine de karanlığa inat yazacağım aklıma geldikçe.Ve bu arada akp de kötü,mhp de kötü,tkp de kötü,chp de kötü.....Hepiniz aynı düzenin çarklarısınız.Hepiniz sistemin partisisiniz.Halkın sesi olmaktan uzaksınız.
Neyse.Bugünlük benden bu kadar.Sizleri -rahmetli- Barış Akarsunun sevdiğim bir parçasıyla başbaşa bırakıyorum.Bu arada tanımadığı halde;ölünce, ilgi çekmek için Barış Akarsu'nun ismini kullanan ve sonrasında unutup başka ilgi çekme yolları arayan aptallar; ağzınıza sı.ayım sizin.Barış içinde kalmak dileğiyle..
Bugün aile baskısı ve gerilimleriyle geçen sıkıcı ve yorucu bir gündü.Aileyle geçirilen o hafta sonları benim için nasıl yorucu oluyor bilemezsiniz.Evde kesin tadilat yapılacak,tamir edilecek birşey bulunur çünkü.Eve geçen sene duvar ördük.Ondan bir kaç ay önce mesela çatıyı olduğu gibi yeniledik.Bu işi kendi imkanlarımızla 3 kişi -ben,babam ve küçük erkek kardeşim- yaptık hiç yardım almadan ve yol yordam bilmeden.Duvar oldu sayılır.Ama çatı hem gereksiz oldu,hem israf oldu,hem değişen birşey pek olmadı.Kaç hafta uğraştık.Neyse.Küçükken de ben böyleydi durum.O yüzden galiba hafta sonları aileyle geçirmek benim için bir eziyet.Alışverişe çıkılsa bile keyifli olmuyor.Çünkü ben sevmem alışverişi.Almayacağın tonlarca şeye bakarak ve içten hesaplar yaparak geçirilen bir şey sonuçta.Gereken neyse alınır ve çıkılır.Fazlası bence aptallık.Bakacağın birşey vardır eyvallah.Ama benim gibi bir adamın mesela -öğrenci ve beş parasız anlamında- gidipte 3-4bin tl tutarında ki bir telefonu almayacağı kesin olduğu halde incelemesi ve orada ki çalışana eziyetler çektirmesi nasıl pis bir durumdur bir düşünün.Şimdi gelip kimsede 'abi merak ediyoruz ne var yani' demesin.Vallaha küfür ederim.Lan git internetten bak.Orada oyalanman zaman kaybı.Kafa dağıtmak istiyorsan git başka uğraşlar bul.Sanki dünya AVM lerden ibaret.Tek kafa dağıtma ve dinlenme olayı olarak alışveriş var diyen tüm herkese,özellikle menopoz dönemi ve sonrası teyzelere ve aklı olmayan bacak kadar boyuyla gezinen ergenlere bu lafım; döverim sizi çok feci,adam olun az.Gidin yararlı birşeyler yapın.Ama eminim ki çoğu bunu başaramayacaktır.O zaman gidin ve intahar edin.Böylece fazladan yiyecek,içecek,su,doğal kaynak ve oksijen tüketimini engellemiş olursunuz.Bak sinirlendim şimdi iyice.Hadi ergenlerin kişiliği daha oturmamış anladık.Ama o teyzeleri bir gün öldüreceğim.Taa eryamandan üşenmeyip,kızılaya geliyorlar her gün bir bok varmış gibi.Çağdaş market var sıhhıyenin oralarda.Oradan alışveriş yapıyorlar.Aynı marketin daha büyüğü eryamanda da var.Ama yok illa kıçını gezdirecek.Sonra da otobüse binip yer isterler.Birde konuşurlar 'aa şekerim gençlerde hiç saygı kalmamış vallaha bııdıdıdıdı.....'.bu ne büyük bir ayıptır ya.Sırf gezmek için geliyor,orada yorgun olan veya ders çalışan gençten yer istiyor.Gelme madem öyle arkadaşım.Otur evinde torununa patik ör bu nedir yani.Bu tür birini bir gün döveceğim.Gençken büyük ihtimal kişiliği hiç gelişmemiş,yaşlanınca da böyle iğrenç kıyafetler ve makyajla millete musallat oluyor ve gereksiz bir kalabalık oluşturup işi gücü olan milleti engelliyorlar.Birde keçiörende saat 10 da başlayan bedava yaşlı seferleri için bir yaşlı gurubu var ki......Hiç işleri yok biliyorum.Sırf gezmek için ulusa gidiyorlar.Ama hergün yaa.Milletin başını ağrıtıp,otobüsleri tıklım tıklım dolduruyorlar.Millet işine,gücüne geç kalıyor.Bir film ismi geldi aklıma 'Yaşlılara Yer Yok!'.Adamların ismine dolayısıyla sloganına bazen hak veriyorum.Allah bana yaşlanmayı nasip etmesin eğer böyle olacaksam.Zaten yaşlanmak dediğim inşallah en fazla 55'i falan görürüm.Fazlası evlere ırak...!
Neyse.Neren nereye geldim.Sinirimi yaşlılardan çıkardım.Ama adamın sinirini bozuyorlar yani.Hem okuyor,hem çalışıyorum.Kendime ayırdığım tek vakit otobüs.Biniyor ve yorgun argın karikatür okuyorum otobüste de.Ama bu yaşlılar elbet huzur bozuyorlar.Ama istisnalar hariç.Mesela bazıları var; otobüslerde her gün görüyorum.Bazen ulus,kızılay veya sıhhıyede denk geliyorum.İlerleyen yaşlarına rağmen çalışıyorlar.Kar kış onlar için fark etmiyor.Otobüse biner onlar ve kimsenin başında zebani gibi dikilmezler.Kendi hallerindedirler.Onlara kesin yer veriyorum.Neyse.Daha çok celallenmeden susayım en iyisi.Yoksa cidden kıracam yine bir yerleri.
Evek konuyu dağıttım,biraz öfkelendim,biraz ağır konuştum belki ama durum bu yani.Ben sevmem hayatını gereksiz şeylerle meşgul olarak geçiren insanları.Daha doğrusu bunu yaparken insanlarada eziyet çektirenleri pek sevmem.Yoksa bir genç evinde oturup istediği kadar oyun oynasın.Bir yaşlı bayan veya adam; istediği kadar parkta -evine yakın,otobüsle gitmeden- oturup güvercin izlesin.Bu onları rahatlatan birşeydir.Ama gidipte başka insanları engellerlerse işte o zaman bu rahatsızlık verici birşey olur ve ayıptır fazlasıyla.
Bugün siyaset falan konuşabilirim dedim ama şimdi bazı çekincelerim oluştu.Önce ki yazımda bir laf demiştim; başımıza bir iş gelmesin devlet tarafından diye.O şaka.Yoksa beni susturmak imkansız.Haksız olana haksızsın derim.İsterse öldürsünler.Bu konuda Sokrates,Deniz Gezmiş gibi birçok kişiyi örnek alırım.Benim çekincelerimin içinde ölmek veya hapis yatmak yok.Benim çekincelerimde insanların nefretini arttırmak var.Siyasi konularda sağolsun başta ki -chp,akp,mhp,fgp,agp,atv,lelep,homop... hepsi bu oyun ve pisliğin bir parçası- insanlar kendi çıkarları için öyle bir doldurdular ki insanımı,herkes patlama noktasında.Şimdi ben akp kötüdür desem ve gerekçelerini mantıklıca açıklasam 'akp kötü' lafını duyan ve akp tarafında olan herkes bana küfür edecek,olayı bulandıracak,eziyet dolu dakikalar yaşatacak.Ve yarın orada burada gidip 'dün bir koministin blogunda bir yazı yazdım,adamın şaftı kaydı,Allah bunları kahretsin vs..' diyecek.Malzeme vereceğim adama.Şimdi tkp kötü desem başka biri bu sefer gelip sayıp sövecek.Yarın okula gidip 'bu şeriatçı şerefsizlerden birine dün Kapital'i bir döktürdüm gıkı çıkmadı.Lanet olsun bu kapitalist,emperyalist ve faşişt düzene' falan diyecek.Yine öfkeler kabaracak.Bu arada 'kominist' değil 'komünist' olacak,farkındayım ama doğal olsun diye öyle yazdım,kimse sazanlık yapmasın.Neyse.Yani millet dolmuş,taşmış.dövecek adam arıyor.Böyle bir ortamda yazmak ne derece doğru?Bilemedim.Ama yine de karanlığa inat yazacağım aklıma geldikçe.Ve bu arada akp de kötü,mhp de kötü,tkp de kötü,chp de kötü.....Hepiniz aynı düzenin çarklarısınız.Hepiniz sistemin partisisiniz.Halkın sesi olmaktan uzaksınız.
Neyse.Bugünlük benden bu kadar.Sizleri -rahmetli- Barış Akarsunun sevdiğim bir parçasıyla başbaşa bırakıyorum.Bu arada tanımadığı halde;ölünce, ilgi çekmek için Barış Akarsu'nun ismini kullanan ve sonrasında unutup başka ilgi çekme yolları arayan aptallar; ağzınıza sı.ayım sizin.Barış içinde kalmak dileğiyle..
Olmayanlarla Avunmak.
Öncelikle selamlar 70milyon -kaç yıldır 70milyon anasını satayım- ve sevgili gurbetçilerimiz -'ötekileştirme' yaptım çaktırma-.bıdıbıdıfalanfilan...
Şimdi yukarıda ki giriş ne ayak diyebilirsiniz.Haklısınız.Ama bu blog benim kafayı yememe sebep olacak.Günün bir vakti sanki birçok takip edenim varmış gibi 'lan bak 12-13 saat oldu yazmayalı,millet merak edecek' havalarına giriyorum.Evde iş yapıyorum mesela,aklımda blog var.Sanki milyonlarca kişi beni bekliyor bilgisayar başında.Bir yerde trajik ve komik.Yani trajikomik işte,niye uzatıyorsam.Ama sanki öyleymiş gibi özveri ile bir şeyler yapmak bir yerde iyi.Neyse.Akşama ya şu dün yazdığım aile mevzuna devam ederim.Ya da ciddi anlamda siyaset yaparım.Dur bakalım.Hele bir akşam olsun.Aşağıda odunlarla uğraşmaktan ellerim felaket sızlıyor.O yüzden şimdilik bırakıyorum.Merak etmiyorsunuz biliyorum ama akşama kesin yazacağım.Hadi selametle.
25 Şubat 2012 Cumartesi
Selam Olsun Cümleten..
Tam dört yıl olmuş dün,az önce farkettim (ellerimle de bir yandan bateri misali masaya vuruyorum) birşeyler bıraktın o evde Cihangirde...mrrmrmrmrrr.aaaa.aaaa.sen giderken beeeenn..Aaa pardon kayıta başladığımızın farkında değildim.
Evet yukarıda, yazıyla olunca olmadı.Hani ama şöyle karizmatik ünlü biri olsam.Çekimlere başlamadan (mesela şampuan reklamı) böyle mırıldansam gözüm uzaklardayken o sırada kayıta girilse.Ve doğal halim daha çekici olduğu gerekçesiyle o yayınlansa.Hatta kızlarda aaaa Hades değilmi bu,biterim ona ben yaa,canım benim,doğal hali daha şekermiş vs gibi hayranlık ifadeleri kullansalar.Ahh ahh.Bu arada Hades bundan sonra kullanacağım; yani burada kullanacağım isim.Aslında bunu birçok forumda veya üyelikte kullanıyordum.6 yıldır falan kullanıyorum.Birlikteliğimiz burada da sürece.Kimdir,necidir bu Hades diye sorarsanız şöyle ki; gidip bakın olum,ben biliyorum sonuçta,hayret bişiy yaaa..Neyse.Yukarıda bahsettiğim benim hayallerimden birisi.Nacizane.Sevgilim okuyunca yine saçlarımı çekecek.Ayı, yavrusunu nasıl seviyorsa, oda beni öyle sever.Garip bir ilişki farkındayım.:).Bu arada laf olsun diye yazdım Aşkım vallaha hayalim falan yok öyle.:).Artık açılışı da yaptığıma göre şimdi sıra yazının asıl ciddi kısımında.Doğrusu yazılarımda genelde ipe sapa gelmez şeyler oluyor.Hatta fark ettim ki ben artık havasını bozuyorum buranın.Sürekli böyle cıvıklıklar falan.Kendime böyle merhaba dersem,5milyon konu da açsam şu hayatta milim ilerleyemem.O yüzden bugün biraz ciddi konuşacağım.Yani yazacağım.Azıcıkta olsa buna ihtiyacım var.
Biraz önce sağolsun annem yine hiç sormadan bana meyve tabağı yapıp getirmiş.Hatta içine bol portakal koymuş.Alerjim var biliyor ama C vitamini sonuçta.Konumuzda bu işte.Meyve tabağı tuzu,biberi oldu iyi de oldu.Çocukların veya gençlerin -artık hangisi sizi ilgilendiriyorsa- kendi isteklerini sormadan bazı şeylere mecburi bırakılması.Evet konu bu.Bence güzel bir konu.Beni etkileyen ve şu an ki yapımı oluşturan en temel şey.Çoğu kişinin öyle.Herkes farklıdır.Mesela tanıdığım bazı insanlar ailelerine haber vermeden eve geç kalmak istemezler.Yarım saat, iki saat fark etmez.Ben karnım aç olmadıktan veya evde biri hasta olmadıktan sonra telefon açıp durumumu bildirmem.İşte yapı meselesi.Halbuki benim ailem daha çok önem verir bu tür durumlara.Ama dur şimdi.Konuyu dağıtmadan en baştan anlatayım.
Toplumumuzun yapısıdır deyip geçsem de merak ederim hep; diğer tüm toplum veya kültürlerde de aileler çocuklarına bu kadar fazla müdahale ediyorlar veya onların yerine kararlar veriyorlar mı?Onlar şimdilik beni ilgilendirmiyor ama bu ülkede böyle bu durum arkadaşım.Buna kimsenin hakkı olmaması gerekir.Evet annedir,babadır; evladını düşünür.Ama bu evlatlarına zarar verir.Mesela bakın çok ufak örnekler vereyim.Bir çocuk yürümesini bilindiği gibi düşe düşe öğrenir.Bizim toplumumuz da o çocuk yere düşünce kıyamet kopar.Sinirler gerilir.Ya durun hele.Bu çocuk daha,elbet düşecek.Bu yapılan ufak hareketler bile çocuğun bilinçaltına öyle yerleşiyor ki....Hiç unutmam bir kere kız kardeşim yeni yeni yürümeye başladığında benim yanıma gelmek amacı ile kanepeye çıkmaya çalıştı.En az 5 kere denedi.Ama başaramadı bacağını atmayı.Sonra ağladı.Ben hiç karışmadım.Sonra kalktı tekrar denedi sakinleşip.Ben bu arada tek bir şey yapmadan göz ucuyla onu seyrettim.En sonunda 10 kere falan denedi ve çıktı.Ondan sonra ki günlerde dikkat ettim çocuk hiç zorlanmadan tek başına çıktı oraya.Al sana mis gibi örnek.Yavrum ali kemal be..Dehşet bir örnek ve enfes bir hareket benim ki.Neyse.Görülen o ki sevgimizi bu tür yerlerde göstermek ona zarar verir.Hani bir kelebek kozadan çıkmak için uğraşırken adam acımış ve yardım etmiş kelebeğin çıkmasına.Ve kelebek direkt yere düşmüş.Ve asla uçamamış.Sonra oradan gelen geçen hayvanlara yem olmuş.Adam merak etmiş ve araştırmış.Sonra öğrenmiş ki kelebekler o kozadan çıkarken vucutları mı ne gelişiyormuymuş bir şeymiş.Yani kendi çıkması gerekiyormuymuş öyle birşey.Millet çocuklarına iyilik yapayım derken aslında kelebek misali onları güçsüz bırakıp, kurda kuşa yem ediyor.Yapmayın etmeyin.Sonra özgüvenleri gelişmez.Sosyal olamazlar.İleride en ufak zorlukta tutunacak dal ararlar.Benim ailem beni biraz şımarık ama bir o kadar da baskı altında yetiştirdi.Yani dengeyi hiç tutturamadılar.Allahtan biraz şımarık olduk ve baş kaldırdık bu sayede.Buna bağlı olarak rahat rahat kendi yolumu çizebildim.Şımarıklık bana bir yerde asilik verdi.Ben şımarıklık kısmını törpülerken,asiliği keskinleştirdim.Herkes benim gibi şanslı olmaz.Her düştüğünde kaldırılan çocuk,gelecekte sağlam adımlarla yere basamaz.En ufak bir sendelemede yere düşer ve kalkamaz.Hep başkalarına bağlı kalırlar.Ortaya Allah korusun nihat doğan gibi birşey çıkar.Bu da bonusu.:D
Kendi çok çekmiş ve gözlemlemiş biri olaraktan tavsiyem; rahat bırakın.Bir yere gelmek mi istemiyor?Gitmesin oraya.Bir ayakkabıyı beğenmedi mi?Almayıverin.Gerektiği yerde mesela zararlı bir durum söz konusuyken uyarınızı yapın ve gözlemleyin.Ben ne zaman aileme 'dur' dedim o zaman kendim olmayı farkettim.Ben ne zaman 'hayır' dedim aileme; o zaman birey olmanın zorluğunu çektim.Ve böyle böyle uçtum yuvadan.Kartal yavrusu misali.Papağan yavrusu da olabilir şimdi bilemiyorum.Ama kartal hoşuma gitti öyle kalsın.Bağımlı olduğum kısımlar hala var.Bunu reddetmek yalan olur.Ama onlarda zamanla geçecek.Asilik ya bu,zarar da getiriyor.Ama öğreniyorum.Bir kere bacağımda içte böyle taş varmış gibi bir sertleşme olmuştu mesela.Bizimkilerden rica ettim taa 6. sınıfta.Geçer dediler.4 yıl geçmedi.Doktora gösterdim en sonun da fırsat bulup.O da vücut atar onu merak etme delikanlı dedi.3 yıl daha geçti o hala orada.Böyle içte siyah,sert birşey var.Kıl dönmesi gibi veya ne bileyim taş girmiş ve üstü kapanmış gibi.Ben sinir yaptım.Gitiim annemlere tekrar gösterdim.Bırak geçer dediler yine.Kafa attı ve elime aldım neşter ve cımbızı iki sene önce.Oydum orayı.Neşterle falan bayağ uğraştım.Ama iyice derine indim.Bir halt bulamadım ama şişlik var.Yarım santim içeriye doğru oyduktan sonra; bir santim çapında bir yaram olmuştu bacağımda.Kanayınca kolanya falan basıyorum.Bildiğin cerrahi işlem yapıyorum.Sonra neştere böyle ip gibi bir şeyler gelmeye başladı.Cımbızla çekip çekip koparttım veya kalın olanları neşterle kestim.Ne akla hizmetse.Sonra bıraktım.Ulan ertesi gün topallamaya başladım.Birde nasıl acıyor varya.Anneme dedim.Yaraya baktı.Ne yaptın oğlum vs derken kendimi hastahanede buldum.Genel cerrahiden bir doktor baktı,temizledi vs.Meğer o ipler sinirmi,kasmı neymiş.Bayağ çektim.Arada hala sızlıyor.Ve o siyah şişlik hala orada.Pişman değilim ama olsun.Çokta asi olmamak en iyisi.Bazen laf dinleyip uslu durun tavsiyem.
Bugünlük bu konuyu yarıda kesiyorum dostlar.Özer Aydoğan karikatürleri ile sizlere veda ederken vakit ayırıp dertlerimi,içimden geçenleri dinleyen herkese sonsuz saygı ve sevgilerimi sunuyorum.Selametle,sağlıcakla kalın.Yargılamaktan ve karanlıktan asla korkmayın.Yürüyün karanlığa doğru.Elbet bir aydınlık bulup, kendi yolunuzu çizebileceksiniz...
Evet yukarıda, yazıyla olunca olmadı.Hani ama şöyle karizmatik ünlü biri olsam.Çekimlere başlamadan (mesela şampuan reklamı) böyle mırıldansam gözüm uzaklardayken o sırada kayıta girilse.Ve doğal halim daha çekici olduğu gerekçesiyle o yayınlansa.Hatta kızlarda aaaa Hades değilmi bu,biterim ona ben yaa,canım benim,doğal hali daha şekermiş vs gibi hayranlık ifadeleri kullansalar.Ahh ahh.Bu arada Hades bundan sonra kullanacağım; yani burada kullanacağım isim.Aslında bunu birçok forumda veya üyelikte kullanıyordum.6 yıldır falan kullanıyorum.Birlikteliğimiz burada da sürece.Kimdir,necidir bu Hades diye sorarsanız şöyle ki; gidip bakın olum,ben biliyorum sonuçta,hayret bişiy yaaa..Neyse.Yukarıda bahsettiğim benim hayallerimden birisi.Nacizane.Sevgilim okuyunca yine saçlarımı çekecek.Ayı, yavrusunu nasıl seviyorsa, oda beni öyle sever.Garip bir ilişki farkındayım.:).Bu arada laf olsun diye yazdım Aşkım vallaha hayalim falan yok öyle.:).Artık açılışı da yaptığıma göre şimdi sıra yazının asıl ciddi kısımında.Doğrusu yazılarımda genelde ipe sapa gelmez şeyler oluyor.Hatta fark ettim ki ben artık havasını bozuyorum buranın.Sürekli böyle cıvıklıklar falan.Kendime böyle merhaba dersem,5milyon konu da açsam şu hayatta milim ilerleyemem.O yüzden bugün biraz ciddi konuşacağım.Yani yazacağım.Azıcıkta olsa buna ihtiyacım var.
Biraz önce sağolsun annem yine hiç sormadan bana meyve tabağı yapıp getirmiş.Hatta içine bol portakal koymuş.Alerjim var biliyor ama C vitamini sonuçta.Konumuzda bu işte.Meyve tabağı tuzu,biberi oldu iyi de oldu.Çocukların veya gençlerin -artık hangisi sizi ilgilendiriyorsa- kendi isteklerini sormadan bazı şeylere mecburi bırakılması.Evet konu bu.Bence güzel bir konu.Beni etkileyen ve şu an ki yapımı oluşturan en temel şey.Çoğu kişinin öyle.Herkes farklıdır.Mesela tanıdığım bazı insanlar ailelerine haber vermeden eve geç kalmak istemezler.Yarım saat, iki saat fark etmez.Ben karnım aç olmadıktan veya evde biri hasta olmadıktan sonra telefon açıp durumumu bildirmem.İşte yapı meselesi.Halbuki benim ailem daha çok önem verir bu tür durumlara.Ama dur şimdi.Konuyu dağıtmadan en baştan anlatayım.
Toplumumuzun yapısıdır deyip geçsem de merak ederim hep; diğer tüm toplum veya kültürlerde de aileler çocuklarına bu kadar fazla müdahale ediyorlar veya onların yerine kararlar veriyorlar mı?Onlar şimdilik beni ilgilendirmiyor ama bu ülkede böyle bu durum arkadaşım.Buna kimsenin hakkı olmaması gerekir.Evet annedir,babadır; evladını düşünür.Ama bu evlatlarına zarar verir.Mesela bakın çok ufak örnekler vereyim.Bir çocuk yürümesini bilindiği gibi düşe düşe öğrenir.Bizim toplumumuz da o çocuk yere düşünce kıyamet kopar.Sinirler gerilir.Ya durun hele.Bu çocuk daha,elbet düşecek.Bu yapılan ufak hareketler bile çocuğun bilinçaltına öyle yerleşiyor ki....Hiç unutmam bir kere kız kardeşim yeni yeni yürümeye başladığında benim yanıma gelmek amacı ile kanepeye çıkmaya çalıştı.En az 5 kere denedi.Ama başaramadı bacağını atmayı.Sonra ağladı.Ben hiç karışmadım.Sonra kalktı tekrar denedi sakinleşip.Ben bu arada tek bir şey yapmadan göz ucuyla onu seyrettim.En sonunda 10 kere falan denedi ve çıktı.Ondan sonra ki günlerde dikkat ettim çocuk hiç zorlanmadan tek başına çıktı oraya.Al sana mis gibi örnek.Yavrum ali kemal be..Dehşet bir örnek ve enfes bir hareket benim ki.Neyse.Görülen o ki sevgimizi bu tür yerlerde göstermek ona zarar verir.Hani bir kelebek kozadan çıkmak için uğraşırken adam acımış ve yardım etmiş kelebeğin çıkmasına.Ve kelebek direkt yere düşmüş.Ve asla uçamamış.Sonra oradan gelen geçen hayvanlara yem olmuş.Adam merak etmiş ve araştırmış.Sonra öğrenmiş ki kelebekler o kozadan çıkarken vucutları mı ne gelişiyormuymuş bir şeymiş.Yani kendi çıkması gerekiyormuymuş öyle birşey.Millet çocuklarına iyilik yapayım derken aslında kelebek misali onları güçsüz bırakıp, kurda kuşa yem ediyor.Yapmayın etmeyin.Sonra özgüvenleri gelişmez.Sosyal olamazlar.İleride en ufak zorlukta tutunacak dal ararlar.Benim ailem beni biraz şımarık ama bir o kadar da baskı altında yetiştirdi.Yani dengeyi hiç tutturamadılar.Allahtan biraz şımarık olduk ve baş kaldırdık bu sayede.Buna bağlı olarak rahat rahat kendi yolumu çizebildim.Şımarıklık bana bir yerde asilik verdi.Ben şımarıklık kısmını törpülerken,asiliği keskinleştirdim.Herkes benim gibi şanslı olmaz.Her düştüğünde kaldırılan çocuk,gelecekte sağlam adımlarla yere basamaz.En ufak bir sendelemede yere düşer ve kalkamaz.Hep başkalarına bağlı kalırlar.Ortaya Allah korusun nihat doğan gibi birşey çıkar.Bu da bonusu.:D
Kendi çok çekmiş ve gözlemlemiş biri olaraktan tavsiyem; rahat bırakın.Bir yere gelmek mi istemiyor?Gitmesin oraya.Bir ayakkabıyı beğenmedi mi?Almayıverin.Gerektiği yerde mesela zararlı bir durum söz konusuyken uyarınızı yapın ve gözlemleyin.Ben ne zaman aileme 'dur' dedim o zaman kendim olmayı farkettim.Ben ne zaman 'hayır' dedim aileme; o zaman birey olmanın zorluğunu çektim.Ve böyle böyle uçtum yuvadan.Kartal yavrusu misali.Papağan yavrusu da olabilir şimdi bilemiyorum.Ama kartal hoşuma gitti öyle kalsın.Bağımlı olduğum kısımlar hala var.Bunu reddetmek yalan olur.Ama onlarda zamanla geçecek.Asilik ya bu,zarar da getiriyor.Ama öğreniyorum.Bir kere bacağımda içte böyle taş varmış gibi bir sertleşme olmuştu mesela.Bizimkilerden rica ettim taa 6. sınıfta.Geçer dediler.4 yıl geçmedi.Doktora gösterdim en sonun da fırsat bulup.O da vücut atar onu merak etme delikanlı dedi.3 yıl daha geçti o hala orada.Böyle içte siyah,sert birşey var.Kıl dönmesi gibi veya ne bileyim taş girmiş ve üstü kapanmış gibi.Ben sinir yaptım.Gitiim annemlere tekrar gösterdim.Bırak geçer dediler yine.Kafa attı ve elime aldım neşter ve cımbızı iki sene önce.Oydum orayı.Neşterle falan bayağ uğraştım.Ama iyice derine indim.Bir halt bulamadım ama şişlik var.Yarım santim içeriye doğru oyduktan sonra; bir santim çapında bir yaram olmuştu bacağımda.Kanayınca kolanya falan basıyorum.Bildiğin cerrahi işlem yapıyorum.Sonra neştere böyle ip gibi bir şeyler gelmeye başladı.Cımbızla çekip çekip koparttım veya kalın olanları neşterle kestim.Ne akla hizmetse.Sonra bıraktım.Ulan ertesi gün topallamaya başladım.Birde nasıl acıyor varya.Anneme dedim.Yaraya baktı.Ne yaptın oğlum vs derken kendimi hastahanede buldum.Genel cerrahiden bir doktor baktı,temizledi vs.Meğer o ipler sinirmi,kasmı neymiş.Bayağ çektim.Arada hala sızlıyor.Ve o siyah şişlik hala orada.Pişman değilim ama olsun.Çokta asi olmamak en iyisi.Bazen laf dinleyip uslu durun tavsiyem.
Bugünlük bu konuyu yarıda kesiyorum dostlar.Özer Aydoğan karikatürleri ile sizlere veda ederken vakit ayırıp dertlerimi,içimden geçenleri dinleyen herkese sonsuz saygı ve sevgilerimi sunuyorum.Selametle,sağlıcakla kalın.Yargılamaktan ve karanlıktan asla korkmayın.Yürüyün karanlığa doğru.Elbet bir aydınlık bulup, kendi yolunuzu çizebileceksiniz...
Tükendim Lan!
Selam genç nesil.Bu seferde boğazlarım kötü olmuş iyice.Diğer hastalık geçti derken.Birde dışarıda,soğukta iş yaptım.Sözde işe gitmeyip dinlenecektim.Daha kötü oldu bu.Akşama doğru iyice dinlenip rahatladığımda yine içimden geçen türlü türlü garip kelimeleri puzzle misali birleştirip sizlerle bir şeyler paylaşacağım.Ama şimdi değil.Bunu bile zor yazdım.Sadece içimden geldi bir şeyler yazmak.Hadi görüşmek dileğiyle.
Bir şeyler paylaşma kısmını,akşama bırakıyorum.Bol bol paylaşırım.
Bir şeyler paylaşma kısmını,akşama bırakıyorum.Bol bol paylaşırım.
24 Şubat 2012 Cuma
Cinsel İtiraflar.(Dikkat +18..)
Yok başlığa aldanmayın.İlgi çeksin diye koydum.Yoksa öyle bir durum yok yani.Hevesi kursağında kalan herkesten -özellikle sol eliyle mouse kontrol ederek ekran başında bekleyen ergen kardeşlerimden- özür dilerim.
Neyse işin dalga kısmını bir kenara bırakayım şimdilik bakalım.Yorucu ve uzun bir günden sonra nihayet beklediğim an geldi ve oturdum klavyenin başına.Ne yazacağımı bilmesem de her zaman ki gibi içim kendiliğinden dökülecek elbet.İçimden geleni yazıyorum buraya.Bu benim için önemli.Ben o an ne içimden gelirse onu yapan bir insanım.O yüzden bazılarınız gerek espri tadında lafları veya konuları saçma bulabilir.Sonuna kadar saygı duyarım.İçimden gelenleri olduğu gibi yazıyorum sonuçta.Kendimi kasıp burada; çalıntı espiriler yaparım istersem.Çokta güler insanlar emin olun.Veya moda sayfası gibi yaparım.Hatta bir aralar merak saldığım şekilde cinsel birşeyler koyarım-yaptım yani ciddiyim-.Veya yalandan dolandan kız muhabbetti bile yaparım.Ama bu beni piyasa adamı yapar.Ortam kaşarı derler ya öyle olurum.Kendime yakıştırmadığım için yapmıyorum ve yapmayı düşünmüyorum açıkçası.Forumu bu arada takip edip yorum yazan ilk 5kişiye iPhone 4s vereceğim-o kadar parayı nereden bulacağım inanın bilmiyorum,o modelide duydum biryerden ama hatırlamıyorum düşünün yani-.Neyse.Durum bu canlar.İsteyen varsa yorumlarıyla canlandırsın elbet.Önümüzde ki bir kaç yıl takipçi olabileceğini zannetmiyorum.Ama olsun heves işte.
Bu arada tek takipçisi ben olan bir kitabım var.Yani daha yazım aşamasında.Bastırmak için değil arada dönüp okumak ve en baştan söylediğim gibi kendimle yüzleşmek istediğim için var.Yazarlığa fena merak salmış olsamda hani o anasının karnından sanatçı çıkan adamlardan değilim maalesef.Ama olmak isterdim.Ne garip adamlar onlar ya.Helal olsun diyorum hepsine.Bu arada arada bir kitap tavsiyesi vermek niyetindeyim.Hatta bugün vereyim bir tane.Belki bir yerde,bir kişi bakar da seveceği bir kitap çıkar ortaya.Aha yazıyorum güzelce bir tanesini.
İlk kitap bilindik.Ama benim başucu kitaplarımdan birisi;
Paul Coelho-Simyacı
Bu kitap şimdiye kadar okuduğum onlarca kişisel gelişim kitabına on basar.Kurgusu ve sonu enfes.Bir eleştirmen olmadığım için basit kelimelerle ifade ediyorum kendimi.Burada bir rüya uğruna yollara düşen basit bir çobanın; hayatın gizemi içinde,tanımadığı yerlerde yaptığı seyahatleri ve çektiği sıkıntıları ile gözlemleri anlatıyor.Tabi devrik ve saçma bir cümle oldu ama anladınız siz onu bence.Aferin size diyorum ve kendi nazarımda bu kitaba 10 üzerinden 9 veriyorum.Biraz daha uzun olaymış 10 puanı rahat rahat verebilirdim.Neyse.Alın okuyun derim.Ben içinde çok şey buldum.Birçok kereler okudum.Hatta aynı heves ile çıktığında gidip aynı yazarın ELİF isimli kitabınıda aldım.Ama birkaç yer hariç çok ciddi hayal kırıklığına uğradım.Gerisi size kalmıştır.
Çok mu dağıldım lan acaba seviye yok falan derken??...Yani iyi hoş şurada konuşurken birden kitap olayına girdik.Neyse.Yakında film falanda eklerim.Hatta muazzam belgeseller var tavsiye edebileceğim.Zamanı gelecek onlarında inşallah.Ama bugünlük bu kadar tanıtım yeter.
Şimdi gelelim asıl meseleye.Bu aralar nedense biraz stresliyim.Sıkıntılarım var.İş yerimde ki gıcık sekreter buna dahil.İlacın etkileri azalınca stres ve tahammülsüzlük artmaya başladı.Katlanmaya çalışıyorum.Bu kadar basit bir ilaç meğer beni nasıl kurtarmış.Eskiden Xanax,Remeron,Cedrina,Stilizan,Lustral vs gibi birçok ağır ilaçta kullandım -Lustral ağır değil,hatta bir halta yaramıyor bence ya neyse-.Ama tek bu ilaca bağımlı oldum.Cipralex...Şimdiden halüsilasyon falan görmeye başladım abi,öyle böyle değil...Kendimi rahatlatmak için ne yapsam boşa çıkıyor.Ama yenmem lazım.Onun için çabalıyorum.Allahtan bu ülkede hala mizahçılar var.Penguen ve Uykusuz dergileri az da olsa rahatlatıyor.Herkese günde bir kaç doz tavsiye ederim.Bu aralar favorim Özer Aydoğan -Özercik diye bir karakteri vardı,oradan tanırsınız belki- ve Yılmaz Aslantürk -o kim lan diyenler olabilir bildiğin Otisabi işte ama o ekşi sözlükteki değil-.Neyse.Ben okuyorum.Etki gösteriyor.Sizede tavsiye ederim.Bu arada fark ettim 'playlist' denilen olay bana ters.Şarkı bittikçe tekrar açıyorum.Kısır döngü oldum.Sözde rastgele tıklıyorum bakmadan ama; Zerrin Özer-Gripin-Çelik diye dönüp duruyor.Nasıl iş anlamadım abi.
Neyse.Bugünlük daha uzatmayayım.Ne paylaşsam diye düşünüyorum.Ve size tavsiye edebileceğim herşeyin modası geçmiş olduğunu ama benim keyifle hala izlediğimi,okuduğumu fark ettim.Yinede olsun paylaşıyorum.Neden çekineceğim sanki.Hadi kendinize iyi bakın -özellikle Kanada'da olan dostum.İstatislikten gördüm seni.Nasıl girdin buraya anlamadım ama çok sağol,mutlu ettin beni- herkese saygılar.Kucak dolu mutlulukların sizlerin olması dileğiyle -birde iki Avrupa ülkesinden girilmiş birkaç ama onları saptayamadım,bu mutluluk sizin içindi canlarım benim yaa-.Selametle.
NOT:Ulan harita bilgime ve gözüme sı...Neyse.Altta yazıyormuş meğer,kayıt yaptıktan biraz sonra fark ettim.Kanada değil bildiğin ABD'den bakmış adam.Kusura bakma coni kardeşim.Diğer Avrupa ülkeleri Almanya ve Ukrayna çıktı.Neyse.Sizlerde kusura bakmayın.Buradan bizi takip eden gurbetçi yani 'alamancı' kardeşlerimize ve Ukrayna da kitakipçimiz olga ablamıza çok teşekkürler.
(Sözlerinide okuyun bu şarkının,tavsiye ederim.)
.jpg)
Neyse işin dalga kısmını bir kenara bırakayım şimdilik bakalım.Yorucu ve uzun bir günden sonra nihayet beklediğim an geldi ve oturdum klavyenin başına.Ne yazacağımı bilmesem de her zaman ki gibi içim kendiliğinden dökülecek elbet.İçimden geleni yazıyorum buraya.Bu benim için önemli.Ben o an ne içimden gelirse onu yapan bir insanım.O yüzden bazılarınız gerek espri tadında lafları veya konuları saçma bulabilir.Sonuna kadar saygı duyarım.İçimden gelenleri olduğu gibi yazıyorum sonuçta.Kendimi kasıp burada; çalıntı espiriler yaparım istersem.Çokta güler insanlar emin olun.Veya moda sayfası gibi yaparım.Hatta bir aralar merak saldığım şekilde cinsel birşeyler koyarım-yaptım yani ciddiyim-.Veya yalandan dolandan kız muhabbetti bile yaparım.Ama bu beni piyasa adamı yapar.Ortam kaşarı derler ya öyle olurum.Kendime yakıştırmadığım için yapmıyorum ve yapmayı düşünmüyorum açıkçası.Forumu bu arada takip edip yorum yazan ilk 5kişiye iPhone 4s vereceğim-o kadar parayı nereden bulacağım inanın bilmiyorum,o modelide duydum biryerden ama hatırlamıyorum düşünün yani-.Neyse.Durum bu canlar.İsteyen varsa yorumlarıyla canlandırsın elbet.Önümüzde ki bir kaç yıl takipçi olabileceğini zannetmiyorum.Ama olsun heves işte.
Bu arada tek takipçisi ben olan bir kitabım var.Yani daha yazım aşamasında.Bastırmak için değil arada dönüp okumak ve en baştan söylediğim gibi kendimle yüzleşmek istediğim için var.Yazarlığa fena merak salmış olsamda hani o anasının karnından sanatçı çıkan adamlardan değilim maalesef.Ama olmak isterdim.Ne garip adamlar onlar ya.Helal olsun diyorum hepsine.Bu arada arada bir kitap tavsiyesi vermek niyetindeyim.Hatta bugün vereyim bir tane.Belki bir yerde,bir kişi bakar da seveceği bir kitap çıkar ortaya.Aha yazıyorum güzelce bir tanesini.
İlk kitap bilindik.Ama benim başucu kitaplarımdan birisi;
Paul Coelho-Simyacı
Bu kitap şimdiye kadar okuduğum onlarca kişisel gelişim kitabına on basar.Kurgusu ve sonu enfes.Bir eleştirmen olmadığım için basit kelimelerle ifade ediyorum kendimi.Burada bir rüya uğruna yollara düşen basit bir çobanın; hayatın gizemi içinde,tanımadığı yerlerde yaptığı seyahatleri ve çektiği sıkıntıları ile gözlemleri anlatıyor.Tabi devrik ve saçma bir cümle oldu ama anladınız siz onu bence.Aferin size diyorum ve kendi nazarımda bu kitaba 10 üzerinden 9 veriyorum.Biraz daha uzun olaymış 10 puanı rahat rahat verebilirdim.Neyse.Alın okuyun derim.Ben içinde çok şey buldum.Birçok kereler okudum.Hatta aynı heves ile çıktığında gidip aynı yazarın ELİF isimli kitabınıda aldım.Ama birkaç yer hariç çok ciddi hayal kırıklığına uğradım.Gerisi size kalmıştır.
Çok mu dağıldım lan acaba seviye yok falan derken??...Yani iyi hoş şurada konuşurken birden kitap olayına girdik.Neyse.Yakında film falanda eklerim.Hatta muazzam belgeseller var tavsiye edebileceğim.Zamanı gelecek onlarında inşallah.Ama bugünlük bu kadar tanıtım yeter.
Şimdi gelelim asıl meseleye.Bu aralar nedense biraz stresliyim.Sıkıntılarım var.İş yerimde ki gıcık sekreter buna dahil.İlacın etkileri azalınca stres ve tahammülsüzlük artmaya başladı.Katlanmaya çalışıyorum.Bu kadar basit bir ilaç meğer beni nasıl kurtarmış.Eskiden Xanax,Remeron,Cedrina,Stilizan,Lustral vs gibi birçok ağır ilaçta kullandım -Lustral ağır değil,hatta bir halta yaramıyor bence ya neyse-.Ama tek bu ilaca bağımlı oldum.Cipralex...Şimdiden halüsilasyon falan görmeye başladım abi,öyle böyle değil...Kendimi rahatlatmak için ne yapsam boşa çıkıyor.Ama yenmem lazım.Onun için çabalıyorum.Allahtan bu ülkede hala mizahçılar var.Penguen ve Uykusuz dergileri az da olsa rahatlatıyor.Herkese günde bir kaç doz tavsiye ederim.Bu aralar favorim Özer Aydoğan -Özercik diye bir karakteri vardı,oradan tanırsınız belki- ve Yılmaz Aslantürk -o kim lan diyenler olabilir bildiğin Otisabi işte ama o ekşi sözlükteki değil-.Neyse.Ben okuyorum.Etki gösteriyor.Sizede tavsiye ederim.Bu arada fark ettim 'playlist' denilen olay bana ters.Şarkı bittikçe tekrar açıyorum.Kısır döngü oldum.Sözde rastgele tıklıyorum bakmadan ama; Zerrin Özer-Gripin-Çelik diye dönüp duruyor.Nasıl iş anlamadım abi.
Neyse.Bugünlük daha uzatmayayım.Ne paylaşsam diye düşünüyorum.Ve size tavsiye edebileceğim herşeyin modası geçmiş olduğunu ama benim keyifle hala izlediğimi,okuduğumu fark ettim.Yinede olsun paylaşıyorum.Neden çekineceğim sanki.Hadi kendinize iyi bakın -özellikle Kanada'da olan dostum.İstatislikten gördüm seni.Nasıl girdin buraya anlamadım ama çok sağol,mutlu ettin beni- herkese saygılar.Kucak dolu mutlulukların sizlerin olması dileğiyle -birde iki Avrupa ülkesinden girilmiş birkaç ama onları saptayamadım,bu mutluluk sizin içindi canlarım benim yaa-.Selametle.
NOT:Ulan harita bilgime ve gözüme sı...Neyse.Altta yazıyormuş meğer,kayıt yaptıktan biraz sonra fark ettim.Kanada değil bildiğin ABD'den bakmış adam.Kusura bakma coni kardeşim.Diğer Avrupa ülkeleri Almanya ve Ukrayna çıktı.Neyse.Sizlerde kusura bakmayın.Buradan bizi takip eden gurbetçi yani 'alamancı' kardeşlerimize ve Ukrayna da kitakipçimiz olga ablamıza çok teşekkürler.
(Sözlerinide okuyun bu şarkının,tavsiye ederim.)
.jpg)
23 Şubat 2012 Perşembe
Geceye Merhaba..
Badem-Özlem Tekin çalışması olan Kalpsiz isimli parçayla, gece artık kendini belli etmeye çalışırken biraz yazmak istedi canım.Büyük hayalleri olan ve o hayaller için elinden gelen bir adamın kahroluşunu dinliyoruz şimdi.Buyurun içeri...
Merak eden kimse yok biliyorum.Ama hastalığım geçiyor.Bir günlük dinlenme galiba iyi geldi.Yarın okula gideceğim,gidebileceğim o yüzden.İnşallah tabi.Hazırlıkta kalan adamın okulda ne işi var diyebilirsiniz.Sevgilimi yalnız bırakmamak ve önümde ki hazırlık atlama sınavına hazırlanmak için gidiyorum.ama ilk dediğim daha ağır basıyor.Neyse.O değilde aklıma ilk blog girişimlerim geldi.Sözde arkadaşlarla blog yazacaktık.Onlarca -bin tane yazalım diye düşünüyorduk- etiket yazıp zamanla kendi felsefemizi tüm herkese anlatacaktık.Ayrıca reklam alarak çok iyi para kazanacaktık vs.Şimdi dönüp baktığımda hepimizin ayrı yollarda yolcu olduğumuzu görüyorum.Biz ne hayaller kurduk,nerelere geldik.Hayat öyledir işte.Biz hayaller kurarız.Hayat sinsice bekler bir kenarda.Zamanla ortak olup ayırır insanları.Tabi bir yerde kader meselesi var.Ama daha çok kendimiz kaybediyoruz bir şeyleri.Bak efkarlandım.Bir bira açıyorum.Yok lan şaka.Alkolü ilkokul 6.sınıfta ciddi ciddi içmeye başladım ve bundan bir buçuk sene önce falan bıraktım.Tövbe ettim aslında.Ama gariptir ki dini anlamda değil.Felsefik anlamda mı denir bilmiyorum ama öyle garip bir tövbe.Baktım ne zaman üzüntülü olsam alkole sarıyorum o zaman kendi kendime 'ne lan bu acizlik,ona çok mu muhtaçsın,zaten tadı b.k gibi...' dedim ve bıraktım.Bu kadar basit oldu bırakmak.Bağımlı değilmişim,sadece çok içiyormuşum demek ki.Ama hala sigarayı bırakamıyorum.İtiraf edeyim bırakmak istemiyorum.Bana o dumanın süzülüşü,sabah içtiğimde hafif kafa yapması,kışın verdiği hafif o sıcaklık vs gibi durumlar keyif veriyor.Zararını her anlamda çeksemde istemiyorum bırakmayı.O yüzden girişmedim öyle bir şeye.Eksik kalsın zaten birde sigara bırakma macerası.Şimdi daha farklı maceraların zamanı.
Bu arada oradan nasıl bir insan gibi gözüküyorum bilmiyorum ama elit değilim.Kıroda değilim.Apaçi hiç değilim.Emo olmaktan çok uzağım.Gerektiği yerde bir İstanbul Beyefendisi gibi konuşan,her insan gibi gerektiği yerde küfür eden bir adamım.Mesela müzik kültürüm bana garip gelir.Zeki Müren ve Ahmet Kaya'yı tek geçerken,Kıraç ve Erhan Güleryüz'ü çok severim.Keyfim yerindeyken Athena dinlerim.Metallica ve Epica arada Linkin Park dinlemek beni kendime getirir.Pitbull isimli arkadaşı dinlemek oldukça keyiflendirir.Neşet Ertaş,Onur Akın,Edip Akbayram,Nida Tüfekçi gibi isimler vazgeçilmezlerimdir.Yabancılarda bir kısıtlama henüz getirmedim ama Tükçe olarak ismail y.k ve yılmaz morgül,doğuş,nihat doğan gibi elamanları bir yerde bulsam döverim kesin.Sagopa ve Ceza'nın eski birkaç parçası hariç repçilerin hepsinin köküne kibrit suyu.Arabesklerden nefret ederim.Tabi Müslüm,Orhan,Ferdi'nin bazı parçaları hariç.Yeni nesil kıro arabeskçiler benim bahsettiğim.Göründüğü gibi her telden çalıyorum.Tabii klasik müziklerin yeri ayrı.Onlarda cidden rahatlatır beni.Neyse.Böyle garip bir adamım kendimce.Bu farklılıkmı?Hayır.Benim gibi müzik zevkleri olan onlarca insan var.Mesela şimdi Demir Demirkan dinliyorum.'Öyle müzik kültürümü olur hacı yaa' diyenler varsa gitsinler.Arkalarından felaket şekilde küfür ederim orada-burada.Kimseyi takıp,piyasa adamı olamam.
Şimdi biraz Osmanlı tarihinde ki ayrıntılara ve özellikle Lale Devrine değinmek istiyorum.Bu yazıyı okuyanların 'ha s.ktir lan,çok komik sanki peh' ve 'yuh lan ne alaka olum' diyen yüzlerini görüyor gibiyim.Sırf size inat yazardım ama yazamam şimdi.Tarihi çok sevsem ve kendimce birçok bilgiye sahip olsamda bunun da yeri ve zamanı gelecek.Bu sadece kafam dağılsın diye yazdığım bir şeydi.Aslında dağılan kafamı toplamak içindi.Çünkü parçalara ayrılmış durumdayım.O yüzden biraz sonra yazıyı sonlandırıp yeni başladığım karikatür arşivciliğimin en önemli parçalarından biri olan Uykusuz dergisinin ilk cildini okuyacağım.Yakında param olsun 2. ve 3. sünü de alacağım.Ama sadece 9tl param var.O da kartımda.Nakit olarak sıfırım.Züğürtü oynuyorum şu sıralar.Babamdan istesem eminim ki verecektir dilediğim kadar para.Ama kendi başıma yetmeye çalışacağım.Bunu başarmak benim adıma önemli.Böylece ileride baba olduğumda evlatlarıma 'ben senin yaşındayken;hem çalışır,hem okurdum.Para önemli değil,ben kendi ayaklarınız üstünde durun istiyorum bıdıbıdıbıdı......' gibi laflar edebileceğim.Şimdiden bunun heyecanı beni nasıl yaptı bilemezsiniz.Şaka bir yana yaş 20 olunca aileden para istemek adama koyuyor.
Sizlere aşağıda ki bir kaç karikatür ile veda ederken; bugünün bonusu olarak Özdemir Asaf'ın en sevdiğim sözlerinden birini ekliyorum.Büyüklerimin gözünden,küçüklerimin ellerin... yanlış oldu.Hepinizi sevgiyle kucaklayayım bari.Hadi selametle.
Dün sabaha karşı kendimle konuştum. Ben hep kendime çıkan bir yokuştum. Yokuşun başında bir düşman vardı. Onu vurmaya gittim ve kendimle vuruştum.
ÖZDEMİR ASAF..
.jpg)

Merak eden kimse yok biliyorum.Ama hastalığım geçiyor.Bir günlük dinlenme galiba iyi geldi.Yarın okula gideceğim,gidebileceğim o yüzden.İnşallah tabi.Hazırlıkta kalan adamın okulda ne işi var diyebilirsiniz.Sevgilimi yalnız bırakmamak ve önümde ki hazırlık atlama sınavına hazırlanmak için gidiyorum.ama ilk dediğim daha ağır basıyor.Neyse.O değilde aklıma ilk blog girişimlerim geldi.Sözde arkadaşlarla blog yazacaktık.Onlarca -bin tane yazalım diye düşünüyorduk- etiket yazıp zamanla kendi felsefemizi tüm herkese anlatacaktık.Ayrıca reklam alarak çok iyi para kazanacaktık vs.Şimdi dönüp baktığımda hepimizin ayrı yollarda yolcu olduğumuzu görüyorum.Biz ne hayaller kurduk,nerelere geldik.Hayat öyledir işte.Biz hayaller kurarız.Hayat sinsice bekler bir kenarda.Zamanla ortak olup ayırır insanları.Tabi bir yerde kader meselesi var.Ama daha çok kendimiz kaybediyoruz bir şeyleri.Bak efkarlandım.Bir bira açıyorum.Yok lan şaka.Alkolü ilkokul 6.sınıfta ciddi ciddi içmeye başladım ve bundan bir buçuk sene önce falan bıraktım.Tövbe ettim aslında.Ama gariptir ki dini anlamda değil.Felsefik anlamda mı denir bilmiyorum ama öyle garip bir tövbe.Baktım ne zaman üzüntülü olsam alkole sarıyorum o zaman kendi kendime 'ne lan bu acizlik,ona çok mu muhtaçsın,zaten tadı b.k gibi...' dedim ve bıraktım.Bu kadar basit oldu bırakmak.Bağımlı değilmişim,sadece çok içiyormuşum demek ki.Ama hala sigarayı bırakamıyorum.İtiraf edeyim bırakmak istemiyorum.Bana o dumanın süzülüşü,sabah içtiğimde hafif kafa yapması,kışın verdiği hafif o sıcaklık vs gibi durumlar keyif veriyor.Zararını her anlamda çeksemde istemiyorum bırakmayı.O yüzden girişmedim öyle bir şeye.Eksik kalsın zaten birde sigara bırakma macerası.Şimdi daha farklı maceraların zamanı.
Bu arada oradan nasıl bir insan gibi gözüküyorum bilmiyorum ama elit değilim.Kıroda değilim.Apaçi hiç değilim.Emo olmaktan çok uzağım.Gerektiği yerde bir İstanbul Beyefendisi gibi konuşan,her insan gibi gerektiği yerde küfür eden bir adamım.Mesela müzik kültürüm bana garip gelir.Zeki Müren ve Ahmet Kaya'yı tek geçerken,Kıraç ve Erhan Güleryüz'ü çok severim.Keyfim yerindeyken Athena dinlerim.Metallica ve Epica arada Linkin Park dinlemek beni kendime getirir.Pitbull isimli arkadaşı dinlemek oldukça keyiflendirir.Neşet Ertaş,Onur Akın,Edip Akbayram,Nida Tüfekçi gibi isimler vazgeçilmezlerimdir.Yabancılarda bir kısıtlama henüz getirmedim ama Tükçe olarak ismail y.k ve yılmaz morgül,doğuş,nihat doğan gibi elamanları bir yerde bulsam döverim kesin.Sagopa ve Ceza'nın eski birkaç parçası hariç repçilerin hepsinin köküne kibrit suyu.Arabesklerden nefret ederim.Tabi Müslüm,Orhan,Ferdi'nin bazı parçaları hariç.Yeni nesil kıro arabeskçiler benim bahsettiğim.Göründüğü gibi her telden çalıyorum.Tabii klasik müziklerin yeri ayrı.Onlarda cidden rahatlatır beni.Neyse.Böyle garip bir adamım kendimce.Bu farklılıkmı?Hayır.Benim gibi müzik zevkleri olan onlarca insan var.Mesela şimdi Demir Demirkan dinliyorum.'Öyle müzik kültürümü olur hacı yaa' diyenler varsa gitsinler.Arkalarından felaket şekilde küfür ederim orada-burada.Kimseyi takıp,piyasa adamı olamam.
Şimdi biraz Osmanlı tarihinde ki ayrıntılara ve özellikle Lale Devrine değinmek istiyorum.Bu yazıyı okuyanların 'ha s.ktir lan,çok komik sanki peh' ve 'yuh lan ne alaka olum' diyen yüzlerini görüyor gibiyim.Sırf size inat yazardım ama yazamam şimdi.Tarihi çok sevsem ve kendimce birçok bilgiye sahip olsamda bunun da yeri ve zamanı gelecek.Bu sadece kafam dağılsın diye yazdığım bir şeydi.Aslında dağılan kafamı toplamak içindi.Çünkü parçalara ayrılmış durumdayım.O yüzden biraz sonra yazıyı sonlandırıp yeni başladığım karikatür arşivciliğimin en önemli parçalarından biri olan Uykusuz dergisinin ilk cildini okuyacağım.Yakında param olsun 2. ve 3. sünü de alacağım.Ama sadece 9tl param var.O da kartımda.Nakit olarak sıfırım.Züğürtü oynuyorum şu sıralar.Babamdan istesem eminim ki verecektir dilediğim kadar para.Ama kendi başıma yetmeye çalışacağım.Bunu başarmak benim adıma önemli.Böylece ileride baba olduğumda evlatlarıma 'ben senin yaşındayken;hem çalışır,hem okurdum.Para önemli değil,ben kendi ayaklarınız üstünde durun istiyorum bıdıbıdıbıdı......' gibi laflar edebileceğim.Şimdiden bunun heyecanı beni nasıl yaptı bilemezsiniz.Şaka bir yana yaş 20 olunca aileden para istemek adama koyuyor.
Sizlere aşağıda ki bir kaç karikatür ile veda ederken; bugünün bonusu olarak Özdemir Asaf'ın en sevdiğim sözlerinden birini ekliyorum.Büyüklerimin gözünden,küçüklerimin ellerin... yanlış oldu.Hepinizi sevgiyle kucaklayayım bari.Hadi selametle.
Dün sabaha karşı kendimle konuştum. Ben hep kendime çıkan bir yokuştum. Yokuşun başında bir düşman vardı. Onu vurmaya gittim ve kendimle vuruştum.
ÖZDEMİR ASAF..
.jpg)

Kadına Şiddet ve Çok Eşlilik..(!!!!-Dikkat Küfür Barındabilir!)
Bu son zamanlarda medya ne hale geldi ya.Kadına şiddeti ve çok eşliliği normal göstermek için özel bir çaba harcıyorlar gibi geldi.Dizi veya tv izleyen biri değilim öyle.Arada bir sadece filme bakarım.Çünkü Türk yapımlar cidden çok saçma olmaya başladı.Eskilerden ne Baba Evi,ne Gülbeyaz,ne Çiçek Taksi vs. gibi dizilerin kalite ve keyfi yok.Ancak araklama ve sırf reyting alsın diye yapılan onca çok saçma dizi var ki.STV özellikle.Bir kaç tutucu aileden (Türkiye'de tutucu aile çok var.Muhafazakar olmak normal belki bir yerde.Yobazlar asıl tehlike.) başka izleyen varmı merak ediyorum.Ne saçma yapımlar onlar öyle.Arada babam 'şefkat tepe' diye bir dizi var.Onu izliyor.Asker olsam ordudan utanırdım o dizi yüzünden ve gider G3piyade tüfeğiyle kafama vura vura intihar ederdim..PKK gerillası olsam silahı bırakır hacca giderdim tövbe ederdim,dönünce çiçekçi dükkanı açardım.Böyle mi iğrenç olur bir yapım.Neyse.Kanallar bu gibi saçmalıklarla dolu.Ve takip ediliyorlar herşeye rağmen.Adam akıllı bir tarihi doku barındırmadığı halde Muhteşem Yüzyıl'a olan talebi görüyorsunuz.Hemen hemen hergün yeni bir isimle ama öncekilerden farklı hiçbir şey katmayan bir dizi sunuluyor tv de.İnsanlarımızda robot misali bunları izliyor.Gündelik sıkıntılar yerine bu dizinin oyuncularına üzülüyor,bu dizinin karelerinde buluyorlar mutluluğu.Bunu izleyen çocukların durumlarını hiç anlatmıyorum bile.Neyse.TV de ki saçmalıklar ve eleştiri başka yazı(lar)da bol bol yer bulacak.Asıl ben dün salona indiğimde gördüğüm sahneden bahsetmek istiyorum.
Babam askerliğinde jandarma komando gibi birşeymiş Mardin Nusaybin sınır karakolunda.O yüzden Asker-Terörist ilişkisini konu alan herşeyi izler ve eleştirir.Mesela ; öyle yürüyüş kolu mu olur,keklik gibi avlanırlar,yuh adama bak,aha silaha bak nasıl tahribat bıraktı G3 değilde roket atar sanki,bizim deli bir komutan vardı bilmemnebilmemnebilmemne.......Neyse.O yüzden her çarşamba kesin Sakarya Fırat'ı izler.Hem eleştirir hem üzülür,hem güler.Dün bende salona inip biraz açılayım dedim.Bir baktım bir sahne.Hem komutanı hem erbaş olan başka bir eleman -kahramanımız Osman Çavuş- sevdikleri insanları tokatlıyorlar.Anaa dedim.Ne oluyor!?Sanki komik birşeymiş gibi lanse edilmiş.Belki tek amaç o.Ama bu bilinç altına öyle işlemiyor arkadaşım.Şu toplumun en büyük ayıplarından birisi 'kadına şiddetken' gidip öyle sahneler koymayın bir zahmet.Koca adamlar belki gülüp geçer.Ama çoluğu çocuğu var bunu izleyen.Ve bilinç altı öyle işliyor ki ufaklıkların.....Neyse.Dün o yüzden felaket küfürler ettim yine.Bak yine sinirlendim.Bir sigara yakayım...Sigara sağlığa zararlı yalnız söyleyeyim de bu başımızda ki faşist herifler durduk yere dava açmasın iki günlük bloğa.Çünkü onların işine gelmeyen herşey suç.S..erim böyle işi derdim ama korkuyorum hapse girmekten.O yüzden şimdilik susuyorum.Ama şimdilik.Yakında ama suya sabuna felaket dokunacağım.
Geçende yine bir haberde bir sahneye tanıklık ettim.Bir adamın sevgilisi,adamın karısına böbrek -başka bir organda olabilir net hatırlamıyorum- bağışlamış.Yok kadın iyi yapmış,yok hatalı vs durumlarını geçiyorum.Ben orada bir kaç olaya takıldım.
1.Kadınlar gülüp eğleniyorlar.Sanki gayet normal bir ilişkileri varmış gibi.Ayıptır lan!Kadın milleti ne kadar ezilip,ikinci sınıf insan muamelesi görsede -maalesef- bu yaptığınız haysiyetsizlik.Utanmasalar grup yapacaklar.
2.Orada ki adam başka dingil.Serefsiz böyle dikilmiş karısıyla sevgilisinin yanına muzaffer komutan edasıyla gülümsüyor.Nasıl bir pezevenkliktir bu.Utanması hatta bu sevgili durumlarına hiç girmemesi gerekirken,orada durup poz veriyor kahramanımız(!).Ona da çok küfür ettim.
Nasıl bir ülke oldu burası lan!?Nasıl kaybettik biz haysiyetimizi?Nasıl böyle alçak olabildik?İnsan şaşırıyor.İnsan küfür ediyor.İnsan utanıyor.Daha neler göreceğiz bakalım diye düşünürken,insan kötü oluyor.
Bu arada kimse bana Ayetlerle falan gelmesin.Biz onlarıda biliyoruz.Gereksiz yere konuyu bulandırmasın kimse.Bulandıracaksan hadi bekleme yapma arkadaşım....
Artık bazı şeyler normalleşmeye başlamış olsa da,hala bu ülkede insanların hakları için uğraşan kişiler,gruplar var.Kendimizi bu kadar alçak konumlara getirmeyelim.İnsanlar,insanlık bu kadar basit olamaz.Bu kadar basit olmayın.Yargılayın.Odun geldi çoğu insan.Öyle gitmeyin ölüme kadar.Allah o beyini boşa vermedi.Feysten nasıl kız düşürürüm,en çok nasıl tıklanır resimlerim,nasıl milletten sigara otlanırım gibi basit ve salak şeyler yerine gidin biraz insanca şeyler düşünün.Adam olana,saygılarla.
Babam askerliğinde jandarma komando gibi birşeymiş Mardin Nusaybin sınır karakolunda.O yüzden Asker-Terörist ilişkisini konu alan herşeyi izler ve eleştirir.Mesela ; öyle yürüyüş kolu mu olur,keklik gibi avlanırlar,yuh adama bak,aha silaha bak nasıl tahribat bıraktı G3 değilde roket atar sanki,bizim deli bir komutan vardı bilmemnebilmemnebilmemne.......Neyse.O yüzden her çarşamba kesin Sakarya Fırat'ı izler.Hem eleştirir hem üzülür,hem güler.Dün bende salona inip biraz açılayım dedim.Bir baktım bir sahne.Hem komutanı hem erbaş olan başka bir eleman -kahramanımız Osman Çavuş- sevdikleri insanları tokatlıyorlar.Anaa dedim.Ne oluyor!?Sanki komik birşeymiş gibi lanse edilmiş.Belki tek amaç o.Ama bu bilinç altına öyle işlemiyor arkadaşım.Şu toplumun en büyük ayıplarından birisi 'kadına şiddetken' gidip öyle sahneler koymayın bir zahmet.Koca adamlar belki gülüp geçer.Ama çoluğu çocuğu var bunu izleyen.Ve bilinç altı öyle işliyor ki ufaklıkların.....Neyse.Dün o yüzden felaket küfürler ettim yine.Bak yine sinirlendim.Bir sigara yakayım...Sigara sağlığa zararlı yalnız söyleyeyim de bu başımızda ki faşist herifler durduk yere dava açmasın iki günlük bloğa.Çünkü onların işine gelmeyen herşey suç.S..erim böyle işi derdim ama korkuyorum hapse girmekten.O yüzden şimdilik susuyorum.Ama şimdilik.Yakında ama suya sabuna felaket dokunacağım.
Geçende yine bir haberde bir sahneye tanıklık ettim.Bir adamın sevgilisi,adamın karısına böbrek -başka bir organda olabilir net hatırlamıyorum- bağışlamış.Yok kadın iyi yapmış,yok hatalı vs durumlarını geçiyorum.Ben orada bir kaç olaya takıldım.
1.Kadınlar gülüp eğleniyorlar.Sanki gayet normal bir ilişkileri varmış gibi.Ayıptır lan!Kadın milleti ne kadar ezilip,ikinci sınıf insan muamelesi görsede -maalesef- bu yaptığınız haysiyetsizlik.Utanmasalar grup yapacaklar.
2.Orada ki adam başka dingil.Serefsiz böyle dikilmiş karısıyla sevgilisinin yanına muzaffer komutan edasıyla gülümsüyor.Nasıl bir pezevenkliktir bu.Utanması hatta bu sevgili durumlarına hiç girmemesi gerekirken,orada durup poz veriyor kahramanımız(!).Ona da çok küfür ettim.
Nasıl bir ülke oldu burası lan!?Nasıl kaybettik biz haysiyetimizi?Nasıl böyle alçak olabildik?İnsan şaşırıyor.İnsan küfür ediyor.İnsan utanıyor.Daha neler göreceğiz bakalım diye düşünürken,insan kötü oluyor.
Bu arada kimse bana Ayetlerle falan gelmesin.Biz onlarıda biliyoruz.Gereksiz yere konuyu bulandırmasın kimse.Bulandıracaksan hadi bekleme yapma arkadaşım....
Artık bazı şeyler normalleşmeye başlamış olsa da,hala bu ülkede insanların hakları için uğraşan kişiler,gruplar var.Kendimizi bu kadar alçak konumlara getirmeyelim.İnsanlar,insanlık bu kadar basit olamaz.Bu kadar basit olmayın.Yargılayın.Odun geldi çoğu insan.Öyle gitmeyin ölüme kadar.Allah o beyini boşa vermedi.Feysten nasıl kız düşürürüm,en çok nasıl tıklanır resimlerim,nasıl milletten sigara otlanırım gibi basit ve salak şeyler yerine gidin biraz insanca şeyler düşünün.Adam olana,saygılarla.
Biraz Açıklama ve Devam Hastalığa.
Bugünde biraz erken olmak suretiyle yazıma başlayayım.Daha gün benim için yeni başladı.Hastalık nedeniyle öğlen ancak kalkabildim.Düne göre iyiyim ama daha iyi günlerimde olmadı değil hani.Strese bağlı bir hastalık benim hastalığım.Yıllar önce her hafta böyleydim.Sebebini bulamadılar.Sonra basit bir ilaç çözmüştü herşeyi.Bir antidepresan.Ve 3yıldır kullanıyorum.Tabi ona ek olarak birçok hap kullandığımda çok oldu.Ama son bir yıldır sadece basit cipralexle hayatımı devam ettirebiliyordum.Dozunu azalttım ve işte vücut buna tepki olarak hastalandı.Garip gelsede alışkınım.Strese ek olarak birde içtiğim free shop sigaraları ve soğuğa maruz kalmakta var.Parasızlıktan onlara mecbur kaldım.Ve işte sonuç;sabahtan beri kan tükürüyorum.Neyse.
Dün gece bazı kararlar aldım.Bundan sonra her yazımda ya bir karikatür,ya bir şiir ya da bir şarkı paylaşacağım.Böylece geriye döndüğüm günlerde hayatım o zamanlar nasılmış,o günlerde neye gülüp,neye üzülmüşüm daha net hatırlayacağım.Bana mantıklı geldi.Henüz hiç okuyanım olmasada belki ileride birkaç okura da güzel anlar yaşatabileceğim hem.Neyse bakalım.Bugün birkaç karikatür paylaşabilirim mesela veya başka şeyler.Hatta komik,saçma video bile paylaşabilirim.Nasıl olsa bir seviyemiz yok yani -bknz. site adresi-.
İleride bir Pucca veya M.Sikkofield gibi ünlü bir blog yazarı olursam diye de düşündüm.İmkansız geliyor.Amacımda o değil zaten.Sadece birkaç sağlam dost kazansak burada,o bana yeter hatta artar.Gayet mütevazi bir adam gibi laflar ettim.Ama kusurlarımın çokluğuna rağmen hep kusursuzluk arayan bir adamım.Alakası yok diyebilirsiniz.Bunu daha sonra açıklayacağım.Şimdi çok girmek istemiyorum uzun uzun anlatımlara.Zaten pek -hiç yok- okuyucu yok.Olacak olanlarıda ilk yazılarda bunaltmak istemem.Akşama tekrar yazarım belki.Şimdi aşağıya inip kombinin yetersizliğinden dolayı salona kurduğumuz sobada ısınmaya gidiyorum.Çok keyifli bir durum.Selametle.
Dün gece bazı kararlar aldım.Bundan sonra her yazımda ya bir karikatür,ya bir şiir ya da bir şarkı paylaşacağım.Böylece geriye döndüğüm günlerde hayatım o zamanlar nasılmış,o günlerde neye gülüp,neye üzülmüşüm daha net hatırlayacağım.Bana mantıklı geldi.Henüz hiç okuyanım olmasada belki ileride birkaç okura da güzel anlar yaşatabileceğim hem.Neyse bakalım.Bugün birkaç karikatür paylaşabilirim mesela veya başka şeyler.Hatta komik,saçma video bile paylaşabilirim.Nasıl olsa bir seviyemiz yok yani -bknz. site adresi-.
İleride bir Pucca veya M.Sikkofield gibi ünlü bir blog yazarı olursam diye de düşündüm.İmkansız geliyor.Amacımda o değil zaten.Sadece birkaç sağlam dost kazansak burada,o bana yeter hatta artar.Gayet mütevazi bir adam gibi laflar ettim.Ama kusurlarımın çokluğuna rağmen hep kusursuzluk arayan bir adamım.Alakası yok diyebilirsiniz.Bunu daha sonra açıklayacağım.Şimdi çok girmek istemiyorum uzun uzun anlatımlara.Zaten pek -hiç yok- okuyucu yok.Olacak olanlarıda ilk yazılarda bunaltmak istemem.Akşama tekrar yazarım belki.Şimdi aşağıya inip kombinin yetersizliğinden dolayı salona kurduğumuz sobada ısınmaya gidiyorum.Çok keyifli bir durum.Selametle.
22 Şubat 2012 Çarşamba
Beklenen Saat..
Ne kadar hasta olmamak için uğraşsamda bugün felaket hasta oldum.Yarın işe gidemeyeceğim.Dayak yemiş gibi ağrıyor her tarafım.Daha önce dayak yemedim ama hani lafın gelişi(yok lan bir kere yedim galiba).Beynim başım dönüyor.Bugün hasta olmam konusunda emeği geçen sayın belediye çalışanlarını ve ego (Ankarada ki taşıma mevzu baknz.iett) çalışanlarını bayağ andım.Soğuk zaten buralar birde otobüs beklemekten,balık istifi olmaktan,1992 model eski kırmızı otobüslere binmekten canım çıktı.Allah kimseyi düşürmesin bunların eline.Neyse.Aslında kafam güzel.Yani hasta olunca öyle oluyorum.Başım falan dönüyor iyiden iyiye.Bu gece ne yapacağım hiç fikrim yok.
Bu arada bugün farkettim ki insan hayatta yalnız olunca daha rahat yaşıyor.Sorumlulukların olmuyor en azından.Bir yere kadar kafasına göre hareket edebiliyor.Neyse işte.Bir yerden de bu hastalık zamanlarında birinin yanında olması insana güç veriyor.Garip dengeler bunlar o yüzden daha anlatamayacağım.Zaten hastayım.
Bu yazının asıl amacı aslında 'seviyesiz günlük' adresini neden kullandığımdı.Ama tabi ben uçtum yine.Şimdi isme bakıpta 'aa karı kız muhabbeti falan veya küfürlü konuşacağız heyoo' havalarına girmesin kimse.Her telden çalmak istiyorum bu blogda.Bazen olacak siyaset,bazen din,bazen aile vs. öyle gideceğim bakalım.Belirli bir seviyede kalmak istemiyorum.Bana ters geliyor.O yüzden bu ismi uygun gördüm.
Benden bugünlük bu kadar.Tylol Hot (yanlış yazmış olabilirim) ve vitaminlerimi vs alıp dinlenme moduna geçeceğim artık.Belkide biraz karikatür okurum.Arada burada da paylaşacağım sevdiğim karikatürleri.Haydi selametle.
Not:Yazım hatası,saçma laflar vs olmuş olabilir.Afınıza sığınıyorum bugünlük.
Bu arada bugün farkettim ki insan hayatta yalnız olunca daha rahat yaşıyor.Sorumlulukların olmuyor en azından.Bir yere kadar kafasına göre hareket edebiliyor.Neyse işte.Bir yerden de bu hastalık zamanlarında birinin yanında olması insana güç veriyor.Garip dengeler bunlar o yüzden daha anlatamayacağım.Zaten hastayım.
Bu yazının asıl amacı aslında 'seviyesiz günlük' adresini neden kullandığımdı.Ama tabi ben uçtum yine.Şimdi isme bakıpta 'aa karı kız muhabbeti falan veya küfürlü konuşacağız heyoo' havalarına girmesin kimse.Her telden çalmak istiyorum bu blogda.Bazen olacak siyaset,bazen din,bazen aile vs. öyle gideceğim bakalım.Belirli bir seviyede kalmak istemiyorum.Bana ters geliyor.O yüzden bu ismi uygun gördüm.
Benden bugünlük bu kadar.Tylol Hot (yanlış yazmış olabilirim) ve vitaminlerimi vs alıp dinlenme moduna geçeceğim artık.Belkide biraz karikatür okurum.Arada burada da paylaşacağım sevdiğim karikatürleri.Haydi selametle.
Not:Yazım hatası,saçma laflar vs olmuş olabilir.Afınıza sığınıyorum bugünlük.
21 Şubat 2012 Salı
Kısa Bir Reklam Arası.
Biraz önce 3'ü vitamin,biri ağrı kesici,biri antihistaminik (alerji hapı işte bildiğin) olacak şekilde 5 hap aldım.Günde böyle ortalama 10 tane kullanıyorum.Garip bir şey.Bir yerden sonra insan alışıyor ve o haplar olmadan yapamıyor.Aciz bir durum.Onu da yeneceğim ya hadi hayırlısı.Daha çok gözlerimi yormadan yazıyı sonlandırıyorum.Param olmadığı için henüz yeni gözlüğümü alamadım birde bugün iş çok yoğundu bana göre.Yarın okul var.Sonra ki gün iş,sonra okul,sonra iş,sonra yani pazar günü tatil.O güne kadar dayanırsam hastalanmam.İnşallah tabi.Şimdi biraz Epica dinleyip rahatlayacağım.Yeni tanıştığım bir grup.Tavsiye ederim.Selametle.
Aynı Gün,Devam Eden Garip Süreçler Ve Herşeyden Önce Ben..
İsme gerek olmadığını varsayarak yazıyorum.Hem okuyan (okumaya çalışan),hem çalışan biriyim.Kendi sıkıntılarımın yanı sıra insanlara değer vermeyen,kaprisli bir hoca tarafından hazırlık sınıfında bırakılmış bir kişiyim.Hayatım dışarıdan bakıldığında herkes gibi gayet basit ve sıradan gözüksede;her insan gibi içimde farklı ve maskelerden arındırılmış bir kişi yaşatmaya çalışıyorum.Aslında içimde yaşatmaya çalıştığım kişi henüz bir çocuk.Benim saf ve temiz tutmaya çalıştığım tarafım o.Şu aralar yavaş yavaş öldüğünü düşünsemde her zaman tutunacak bir dal o benim için.Daha ne kadar yaşar bilemem.
Böyle içsel durumları bir kenara bırakırsak oldukça sadeyim.Moda gibi kavramların sahte olduğuna inanan kendi kafasında yaşayan ve ne sade ve temizse giyen,kullanan bir adamım.Toplumda sadeliğim yüzümden niyeyse fazla göze batıyorum.Herkes o kadar farklı olmaya çalışırken tutunduğum şey sadelik,o yüzden belkide.Bunun aslında bir nevi psikolojik sıkıntı olduğunu düşünmekteyim.İtiraf etmek gerekirse ilgiden hoşnut kalmasamda, bazen bu sade hayatımın 'ilgi çekmek' için olabileceğinede inanıyorum.Beni buna belki bilinçaltım itiyor.Onu henüz çözemedim.Yakışıklı olmak veya popüler olmak gibi şeylere bağlı kalmadan yaşıyorum.Kendimi kabullenmeyi öğrendim.Diğer insanları dışarıda bırakarak beni seven o tek insanın beni beğenmesi gerektiğini düşünürüm hep.Evet belki de cidden vasat bir adam olduğum için böyle düşünmek zorundayım.Benim bu hayata adapte olma yöntemim budur belkide.Neyse.
Aslında bugün antidepresan ilaçları nasıl bırakmaya çalıştığımı,ne gibi sıkıntılar çektiğimi anlatacaktım.Biraz rahatlatacaktı belki de anlatmak.Ama önce gece kendimle yüzleşmeliyim.Zaten yazma isteğimde bu yorgunlukta kaybolup gitti.Yinede yazdım.Yazmalıyım.Beni vareden şey bu.Sadece karmaşık bir takım sembollerin bıraktığı izimdir belki sadece.Öyle olmamak ve bu hayata değerli bir şeyler katmak umuduyla,selametle.
Böyle içsel durumları bir kenara bırakırsak oldukça sadeyim.Moda gibi kavramların sahte olduğuna inanan kendi kafasında yaşayan ve ne sade ve temizse giyen,kullanan bir adamım.Toplumda sadeliğim yüzümden niyeyse fazla göze batıyorum.Herkes o kadar farklı olmaya çalışırken tutunduğum şey sadelik,o yüzden belkide.Bunun aslında bir nevi psikolojik sıkıntı olduğunu düşünmekteyim.İtiraf etmek gerekirse ilgiden hoşnut kalmasamda, bazen bu sade hayatımın 'ilgi çekmek' için olabileceğinede inanıyorum.Beni buna belki bilinçaltım itiyor.Onu henüz çözemedim.Yakışıklı olmak veya popüler olmak gibi şeylere bağlı kalmadan yaşıyorum.Kendimi kabullenmeyi öğrendim.Diğer insanları dışarıda bırakarak beni seven o tek insanın beni beğenmesi gerektiğini düşünürüm hep.Evet belki de cidden vasat bir adam olduğum için böyle düşünmek zorundayım.Benim bu hayata adapte olma yöntemim budur belkide.Neyse.
Aslında bugün antidepresan ilaçları nasıl bırakmaya çalıştığımı,ne gibi sıkıntılar çektiğimi anlatacaktım.Biraz rahatlatacaktı belki de anlatmak.Ama önce gece kendimle yüzleşmeliyim.Zaten yazma isteğimde bu yorgunlukta kaybolup gitti.Yinede yazdım.Yazmalıyım.Beni vareden şey bu.Sadece karmaşık bir takım sembollerin bıraktığı izimdir belki sadece.Öyle olmamak ve bu hayata değerli bir şeyler katmak umuduyla,selametle.
Bir Gün Ortasında Merhaba..
Zamanında farklı forumlarda kendimi yazdım.Yazdıkça ayıldım.Şimdi bu tasarımına falan çok özenmediğim,içeriği üzerine planlar yaptığım ve muhtemelen az kişinin okuyacağı blogda biraz itiraf etmek,biraz rahatlamak en önemlisi yazılarımda kendimi görüp yüzleşmek;Yeni bir merhaba demek niyetindeyim kendime.Şimdilik selametle.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)

.jpg)


.jpg)
.jpg)

.jpg)